İnsanın el ve ayaklarındaki 5 parmağın hikmeti nedir?

Ayet ve hadislerde buna dair açık bir ifade...

Önce şunu çok iyi biliyoruz ki, şayet parmakların sayısı 6 veya 7 olsaydı, bu defa onun hikmetini sorardık. Allah’ın yarattığı her şeyin Hakim isminin gereği olarak birçok hikmeti bilemiyorsak, vardı birçok hikmeti demek mümin ve Müslüman olmanın gereğidir. Bu hikmetleri araştırmak da bir ibadettir.

Ayet ve hadislerde buna dair açık bir ifadeye rastlayamadık. Bu sebeple vereceğimiz bilgiler bize ait yorumdan ibaret kalacaktır:

a) Ellerdeki parmakların beş olması, görebildiğimiz kadarıyla herhangi bir nesneyi, bir lokmayı en güzel kavrayacak bir konuma sahip olduğu içindir.

b) Beş sayısı, sayıların temelini teşkil eden -çift ve tek sayılar itibariyle- bir çift (2), bir tek (3) sayıdan ibarettir. İnsanların temel işlevlerini gören elin böyle temel bir sayıya sahip olması, ilahî iradenin ve tercihinin bir tezahürü olduğunu gösterir.

c) Bir karıncanın ince beli, bir filin büyük kulaklarının her birisi bulunduğu yere en uygunudur. Eğer bu iki nesne aksine olsaydı, büyük bir uygunsuzluk olurdu. Bunun gibi, hacmi belli olan ellerin ve ayakların 4 değil, 6 değil, 5 parmağa sahip olması, bu hacmin şemasına en uygun bir sayısal tevafuktur.

d) Yaratılan varlıkların benzer tarafları, topyekûn onları yaratan kudretin birliğini (vahidiyet sırrını) gösterdiği gibi, farklı tarafları da onları tek tek yaratan yaratıcının (sırrr-ı ehadiyetle) her varlığın yanında ilim ve kudretiyle “hâzır ve nâzır” olduğunun göstergesidir.

Buna göre, milyarlarca insanın iki elinin olması, her elin beş parmağının bulunması vahidiyet sırrını gösterdiği gibi, her eldeki beş parmağın farklı boyutlarda ve özelliklerde (parmak izi gibi) olması da ehadiyet sırrını göstermektedir.

e) Her eldeki parmakların beş olmasının, sonsuz ilim ve kudreti gösteren sayısal bir i’caz yönü de vardır:

Arapça’da el “Y-D/YED” kelimesiyle ifade edilir. Bu kelimenin matematik değeri 14’tür. Parmakları oraya monte eden sonsuz ilim, hikmet ve kudret bunların da sayısal tevafuk açısından aynı olmasını icap eder. Bu sayı (14), ancak bu beş parmakla ölçülü bir tevafuk sergileyebilir. Şöyle ki:

Baş parmakta 2 tane, diğer 4 parmaktan her birinde 3 tane mafsal/veya çentik vardır. Böylece ebced değeri 14 olan “EL/YED”in temelini oluşturan parmakların mafsallarının da 14 olması çok harika düşmüştür.

Hatta Kur’an-ı hakîmde insanlara ait “YED” kelimesinin tekrar sayısı da 14’tür.

Her organ bir yaratılış mucizesidir

İnsanın her organ ve azası birden çok gaye gözetilerek yaratılmıştır. Gözlerin sayısı, şekli ve yeri, ağzın şekli ve yeri, kulakların sayısı, şekli ve yeri hep planlı ve programlı olarak yerleştirilmiştir. Eğer bunlar ateistlerin iddia ettiği gibi, Allah’ın değil de tesadüf ve tabiatın eseri olsa idi, her bir insanda her bir organın şekli ve yerinin şimdiki gibi olması, sonsuz ihtimalde bir ihtimaldir.

Mesela, gözün birisi sırtta birisi avuç içinde olabilirdi. Ağız arkada gözler önde olabilirdi. Kulakların her biri farklı yerde ve farklı şekillerde olabilirdi. Ama öyle olmamış. Allah her birisini son derece güzel bir ölçü içinde ve pek çok maksada uygun yaratmıştır.

El ve ayak parmakları da böyledir.

Parmakların hiçbirisi diğerine uymamaktadır. Ayrıca her parmak üç boğumludur. Bir el diğer elden, bir ayak diğer ayaktan bağımsız büyüdüğü halde sağ ve sol el ve ayak büyüklükleri ve parmak şekilleri aynı büyüklükte ve şekildedir. Elinin başparmağı olmayanlar cisimleri ve eşyayı kullanmakta ve tutmakta çok büyük sıkıntı çektiklerini beyan etmektedirler. El ve ayak parmak sayısının değişmesinin ne gibi olumsuz sonuçlar meydana gereceği bilinmemektedir. Bir defa hem estetik açıdan ve hem de vazife yapma bakımından büyük aksaklıkların olacağı muhakkaktır.

Parmak Boğumları

Parmak boğumları olmazsa parmakları kıvırarak bir şeyi tutmak mümkün olmaz. Aynı şekilde parmakların çıktığı yerden elin kıvrılması söz konusu. O kıvrılma olmazsa yine bir şeyi kavramak mümkün olmaz.

Tefekkür Etmek

İnsanın kendi aza ve organlarının yaratılış şeklini ve bunlardaki güzellikleri düşünmesi tefekkürdür. Yani fikir yürütme ve düşünce jimnastiğidir. Böyle bir saat bir düşünceyi, yani tefekkürü Allah bir sene nafile ibadetten üstün tutuyor. İnsana akıl zaten bunun için verilmiştir.

Bir hadiste “Nefsini bilen Allah’ı bilir.” (bk. Aclûnî, Keşfu'l-Hafa, 2/262) buyrulmaktadır. Yani insan kendi vücudundaki yapıları düşünmesiyle Allah’ın büyüklüğünü, kudretini, sanatını ve rahmetini görür. Kendisini yaratının yanında ne kadar sevimli olduğunu ve kendisine kıymet verildiğini anlar.

İşte bütün bu nimetleri görüp anladıktan sonra, kendisini seven Allah’ı da sevdiğini, O’nun emir ve yasaklarına uyarak gösterir. Böylece Allah’a muhatap olarak mahlûkat üstünde bir kıymet alır ve en şerefli mahlûk makamına yükselir.

Organlarımızın Varlığı veya Yokluğu

İnsandaki organların farklı şekillerde olmasının ne gibi sonuçlarının olacağı ya da mevcut yapının ne gibi hikmetlerinin olduğunu gösteren makaleler, kitaplar, hatta ansiklopediler yazılabilir. Zira insan bedeninin anlatan her eser, aynı zamanda o bedendeki hikmetleri, faydaları ve gayeleri anlatmış demektir.

Ancak, bütün bu çalışmalarla ortaya konan veya konacak olan hikmet ve gayeler elbette, hakikatten çok daha az ve sınırlı olacaktır. Çünkü bizim ilmimiz çok sınırlıdır. Bu sınırlı ilimle kendimize göre birtakım hikmetler ortaya koymaya çalışacağız. Ama Allah’ın ilmi sonsuzdur.

Dolayısıyla bir organın varlığının ya da yokluğunun ne gibi sonuçlar doğuracağını ve o organın ne gibi hikmetlerinin olduğunu tam olarak ortaya koymak çok zordur.

Mesela 6 parmaklı dünyaya gelen bir kimsenin ellerinin daha fonksiyonel olması için parmaklardan birisi ameliyatla alınmaktadır. Demek ki, mevcut el parmak sayısının azlığı, elin gördüğü fonksiyonları azalttığı gibi, fazla parmak sayısı da yine elin gördüğü vazifeleri sınırlamaktadır.

Sonuç olarak; ne yaratılmışsa en güzel şekilde ve pek çok hikmet ve maslahat gözetilerek yaratılmıştır. Bilimle bazı organ ve dokuların yaratılış hikmet ve gayeleri ortaya konsa bile, bu o organın yaratılışının çok hikmetlerinden sadece bazılarını nazara vermiş olacaktır. Çünkü insan Allah’ın çok harika ve antika bir sanatıdır. Her bir azasının bildiğimiz, bilemediğimiz nice hikmet ve gayesi vardır.

Sorularla İslamiyet

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Tefekkür Haberleri