Herkes menfaatinin meclubu olmuş. Genişleme isteği, İlayı Kelimetullah Osmanlıyı, bir aşireti imparatorluk yapmış. Sahabeden evinde ölmeyen çok insan var, hep hak uğruna yollara düşmüşler. İstanbul'da çok sayıda sahabe öldürülmüş, her şehirde sahabe çok ama mezarları kayıp. Osmanlı her yanı şehit mezarları ile dolu.
Bediüzzaman o ruhu yani hakkı yayma ve hak için ömrünü telef etmeyi ideal yapmış. Ama menfaatle tanışan dava sap oldu birkaç ava. Namık Kemal Murabba'da insan iradesini güçlendirmek için konuşuyor. Emel ve heves terkedilmedikçe birşey verilmez topluma. Türkiye'de ideolojiler, hazır reçeteler birşey veremedi.
Öyle bir aydın sınıfı doğdu ki bu topraklarda Türkün ve Kürdün birlikte yaşamasının mutluluğu getireceğini kimse işlemiyor. Biri "Ne mutlu Türküm" diyor diğeri "ne mutlu Kürdüm" diyor. Hep tek yönlü bakılıyor. Ne mutlu Türkün ve Kürdün birlikte yaşamasını anlayanlara. "Türk Kürdün aklıdır, Kürt de Türkün kuvveti" diyen adamı anlayan yok. Meşrep, meslek heba oldu. Ne tarihten ders alan var ne de olaylardan. Bakalım ne olacak?
İrade Şiirleri
Murabba
Sıdk ile terk edelim her emeli her hevesi
Kıralım hail ise azmimize ten kafesi
İnledikçe eleminden vatanın her nefesi
Gelin imdada diyor bak budur Allah sesi
Bize gayret yakışır merhamet Allah’ındır
Hükm-i âti ne fakirin ne şehinşahındır
Dinle feryadını kim terceme-yi ahındır.
İnledikçe ne diyor bak vatanın her nefesi
Mahv eder kendini bülbül bile hürriyet için
Çekilir mi bu belâ âlem-i pürmihnet için
Din için Devlet için can çekişen Millet için
Azme hâil mi olurmuş bu çürük ten kafesi
Memleket bitti yine bitmedi hâlâ sen ben
Bize bu hal ile bizden büyük olmaz düşmen
Dest-i a’dâdayız Allah için ey ehl-i öatan
Yetişir terk edelim gayri hevâ vü hevesi.
Namık Kemâl
***
Gazel
Korkamam hak olmadan ömrün necatın rağmına
Unsurumdan ihtiraz etmem mematın rağmına
Bastığın hak-i siyehten tutma alçak nefsini
Sabit ol azminde dehr-i bisebatın rağmına
Etmedim hiç batıla bir hak tasavvur bir zaman
İstinadım Hakka’dır hep âlihâtın rağmına
Etmesin fikr-i kemâli muhtefî bir dâhiye
Var ise irfânını arz et dühâtın rağmına
Hâkeyüz sürmekle kaimse yer üstünde hayat
İhtiyar et altını hâkin hayatın rağmına
Şerr idi gördüm de ayrıldımzehâb-i kainat
Münferid kaldım bu yolda kainatın rağmına
Etmedim ikbâl-i zillet-cu-yidehre iltifat
Talimden gördüğüm bin iltifatın rağmına
Namık Kemal
***
Azıksız Çıkma Yola
Bir nehri geçeceksen önce soyunmalısın
Bir dağa çıkacaksan soluklu olmalısın
Madem ki niyetlisin seferin kutlu ola
Caydırmayı düşünmem ama derim ki sana
Azıksız çıkma yola
Yırtık bir paraşütle gökten atlamak olmaz
Toprak kucak açsa da düşmeden donar kanın
Seferin savaşaysa sağlam kuşanmalısın
Zaman öyle bir at ki ihmala vermez mola
Erkenden daha erken uyan ki kazanasın
Muhmur biriz dahalar düğümü çok tuzaktır
Azıksız çıkma yola
Pınarın gözü ise aradığın sendedir
Üzengiye sağlam bas , dizgini ele dola
Güz bahçelerinde güzel toplama, çiçek topla
Boşa vakit öldürme yarına kefilin yok
Azıksız çıkma yola
Vuslatsa istediğin, in insanın içine
Ve çarşılarda dolaş Azrail’le kol kola
Mezarlığa git düşün , düğünlere git ağla
Kanadın sızlasa da Uhud kadar ağır olu
Azıksız çıkma yola
Öyle bir abdest al ki su bile sarhoş olsun
Sen yaprak ve çiç ek ol gördüğün kuru daha
Hep gönül şehri onar, kainata sevgi sun
Her ham söze sağır ol
Azıksız çıkma yola
Nereye gidersen git, heybene gönül doldur
Bir kovan parçalama bir parmak acı bala
Yontuldukça yer kapla ve her zaman güzel kal
Temiz kal, fazlanı at, eksiğini tamamla
Azıksız çıkma yola.
Bahattin Karakoç
***
Diren Ey kalbim
Diren ey kalbim diren hayasızlığa
Namussuzluğa diren kötüye
Çirkine, yanlışa diren yenilme.
Ne güzeldir yaşamak
Bir ırmak gibi coşkunca
Dağların üzerinde yürümek
Bulutlara değdirmek başımızı
Sıcacık ak bir somun
Koltuğumuzun altında kıllara çıkmak
Karışmak insanların arasına milyonların arasına.
Ben öylesine severim
Anlatmayı insanlara durmadan, bıkmadan anlatmayı.
Çiçekler nasıl fışkırır dallarda
Balıklar nasıl yavrular
Bir çocuk ki nasıl açar gözlerini dünyaya
İşte ben öyle yaşamak isterim
Bir tren rayların üzerinden nasıl kayar gider
Öyle yaşamak isterim.
Cesurum Ey hayat
Cesurum Ey namussuzlar
Genç bir yürekle karşı çıkıyorum dünyaya
Eskimiş potinlerim benim güveniyorum sizlere
Bir sürü kuş, cıvıldaşır deniz
Islak bir rüzgâr olup dağlan sevgiyle sarar
Issız ormanlarda geceleri çamlarla konuşaraktan sevişen böcekler vardır
Daha goncadayken izlimle anlaşan yağmur
Serin yaylalarda yeni doğmuş kuzu seslerine yağıyor
Sanki yanımdan geçiyorsun bunları anlatırken
Turuncu entarinde çırpınan bir keklik kanadı
Bileklerinde kıvır kıvır asma sürgünleriyle
Özkan Mert