Irkçılık, Mehdiyet ve Risale-i Nur'un misyonu

Caner KUTLU

Batıda yükselen ırkçılık aslında din karşıtlığından başkası değildir.

Irkçılar, kana dayalı bir kutsallıktan çok, iman düşmanı bir yaklaşımın yüceltilmesiyle üretiliyor.

Özünde imansızlığın ve kitabî dinlerin tümüne düşmanlığın üzerine kuruluyor.

Örneğin; Nazi ırkçılığı, öncelikle Yahudiliği hedef alsa da, aslında bu yolla semavî olan Hıristiyanlık ve İslamiyet’i de düşman kabul etmiştir.

Rusya’daki ırkçılık, Hıristiyanlık özelinde diğer semavi inançları da toptan yok etmeyi hedeflemiştir.

Bu süreçlerin ülkemizdeki versiyonu ve fakat en mukavemetlisi olarak, İslamiyet’le birlikte, ‘din’leri de düşman kabul eden ırkçılık cereyanı da aynı yolu izlemiştir. (Diğer akımlar nispeten tahrif edilmiş dinleri, Yahudilik ve Hıristiyanlığı, hedef aldığından manevi tahribatı nispeten daha hafif kalmış, ancak bu cereyan hak din olan İslam’a yöneldiğinden daha güçlü ve acımasız olarak daha uzun yıllar hüküm sürebilmiş, hem de tahribatı çok daha büyük olmuştur; bu özelliğiyle günümüzdeki yeni akımlara bu anlamda ilham kaynağı da olarak Nazizmden ya da Komünizmden daha etkin olduğu görülmektedir.)

Bediüzzaman'ın gizli zındıka komitesi dediği ve büyük Deccalizmin şubeleri olarak tüm dünyaya yayılan bu yapılara karşılık olarak da, Kadir-i Mutlak her alanda bir nevi Mehdi manasında öncüler ve onların takipçilerini de ihsan etmektedir.

Risale-i Nur’da bir çok yerde, özellikle 5. Şua olarak neşredilen (Bediüzzaman'ın yıllarca yaşadığı işkencelerin bir sebebi olarak da görülen) bölümde bu ırkçı ve dinsiz komitelerin özelliklerinden açıkça bahsedilir ve mücadele yolları anlatılır.

Bir süredir, Batı’yla eş zamanlı olarak, Kürt ırkçılığı üzerinden yapılan terör destekli akım da bu cereyanların günümüzdeki taklitlerinden biridir. Bu yapının ilk döneminin büyük darbesini yiyen ve mağduru olan Kürtlerin, bu kez farklı taraftan ve mağruru olarak, döneminde Türklere uygulanan benzer yöntemlerle, ırkçılık yoluyla dinsizleştirme çabasına muhatap olması şeklindeki oyun da dindar Kürtlerin ve ırkçılık yaralarını iyileştirme sürecindeki dindar Türklerin ortak gayretleriyle boşa çıkarılacaktır.

Batıda patlak vereceği izlenimi uyandıran yeni akıma, Risale-i Nur'un manevi kişiliği bir büyük Mehdi manasında karşı çıkacak ve Kur’an’ın dünya ölçeğindeki büyük inkişafını netice verecektir. Türkiye’de de aynı manada Nur Talebeleri ırkçılık yoluyla imansızlaştırma ve dinsizleştirme gayretlerine yine Kur’anın elmas kılıçlarıyla karşı koyacaklardır.

Irkçılık dinsizliğin en önemli gerecidir; panzehiri ise Risale-i Nur’da bir çok yerde anlatıldığı üzere yalnızca ‘din’dir.

Bediüzzaman’ın semavi dinlerin ortak hareketine büyük önem vermesinin altında bu vardır. 

Öncelikle Müslümanlar kendilerini bu tuzaktan uzak tutarak, şeytana en büyük taşı atacaklardır. (İslam alemindeki son gelişmeler de bunun zor da olsa gerçekleşeceğini göstermektedir.) Ardından ehli dinle (hakiki İseviler ve dindar Yahudiler) ittifak yaparak ortak düşmanları olan dinsizlik (ırkçılık) cereyanlarını mağlup edebileceklerdir. 

Risale-i Nur'un yerelle bağlantılı küresel misyonu burada gerçekleşecektir. Yani, yeni dönemin İslam bayraktarlığı bir milletin ya da devletin değil bir misyonun olacaktır ki o da Risale-i Nur'un prensipleriyle şekillenecektir, inşallah.

Tabii ki, kader-i İlahi acil bir kıyameti netice vermezse...

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (8)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.