Cemil Yüzer'in haberi
RisaleHaber-Genelkurmay bilgi destek daire başkanlığınca hazırlanan darbe eylem planına ilişkin, MAZLUMDER, İHD, MEMUR-SEN ve HİZMET-İŞ Sivil Toplum Örgütleri, ortak bir metin hazırlayarak belgenin aslının ortaya çıkmasıyla gelişen süreci ve TSK gibi kurumları eleştirdi.
Ankara Butik Ant Otelde gerçekleştirilen ortak basın açıklamasının metnini, MAZLUMDER Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal okudu.
Açıklamanın metninde, şu ifadeler yer aldı:
"12 Haziran 2009 tarihinde Taraf Gazetesi’nin "AKP ve Gülen’i Bitirme Planı” adlı haberinin ardından; Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ belgenin kim tarafından ne şekilde basına sızdırıldığının sorgulanması gerektiğini ifade eden ve herhangi bir dış müdahale olmaksızın gereğinin kendilerince yapılacağını bildiren bir açıklama yapmıştı. Ardından Genelkurmay Başkanlığı Askeri Mahkemesi kamu düzeni ve kamu güvenliği sebepleriyle konuyla ve içerikle ilgili yayın yapma yasağı kararı almış ve belgenin içeriği ve gerçekliğinden ziyade belgeyi yayınlayan yayın organlarını itham etmeyi tercih etmişti. Böylece; belgeye dair konuşmaların sonlandırılması sağlanmıştı. Aslının ortaya çıkmamasından dolayı “bir kâğıt parçası” olarak kalan belge, askeri savcının “kovuşturmaya yer olmadığı kararı” ile unutulmaya terk edilmişti.
"Hukuk düzenine, insan hak ve özgürlüklerine yönelik bir saldırı planı olan 'İrticayla Mücadele Eylem Planı' adlı raporda dile getirilmiş bulunan hususlar unutulmaya yüz tutmuş iken, bir ihbar mektubuyla Genelkurmay Bilgi Destek Daire Başkanlığınca hazırlanmış belgenin aslı ortaya çıktı.
"Belge aslının bir ihbar mektubu ile birlikte ortaya çıkmasının ardından Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan açıklamalarda, konunun kamuoyuna yansımış olmasından duyulan rahatsızlık dile getirilmiş ve basına sızdıranların cezalandırılmasının gerektiği ifade edilmiştir. Ardından da; 26 Ekim 2009 tarihi itibari ile konunun Genelkurmay Askeri Savcılığınca soruşturulmaya başlandığı ifade edilmiştir. Söz konusu belgenin ve girişimin hukuk düzenine yönelmiş açık bir tehdit niteliği taşıdığı bu kadar açık iken; belgenin içeriği ve hedeflerinin vahametini konuşmak yerine basına nasıl sızdığını konuşmak, darbe girişimini hafife almaya ya da örtmeye yönelik değilse nasıl izah edilmelidir?
"Belge ve belgeye konu iddialarda bir siyasi parti ve bir topluluk hedef alınıyor gibi görünse de, temelde halk iradesine yönelik bir saldırı niteliğindedir ve bu sürecin her aşamasında kamuoyunun aydınlatılması önem taşımaktadır. Geçmişte bu tip belgelerle yürütülen faaliyetler sonucunda çok sayıda kişi ve grubun ciddi saldırılarla karşılaştığı bilinmektedir.
"Bizler;
şeffaf, hesap verilebilir ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir rejimin inşa edilebilmesi için halk iradesi yok sayılmadan, özgürlüklere yönelmiş tüm tehditlerin tasfiye edilmesi gerektiğine inanıyoruz.
"Söz konusu belge ve içeriği ile ilgili olarak, Meclis ve Hükümetten;
Başta Genel Kurmay Başkanı olmak üzere
1. TSK komuta kademesinin konumunun netleştirilmesini,
2. TSK İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesindeki, “Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti’ni kollamak ve korumak” ibareleri ile 43. Maddesinin 1. cümlesindeki “ve üstündedir” ibarelerinin acilen çıkarılması için kanun değişikliği yapılmasını,
3. Belgenin hazırlandığı TSK bünyesinde, komuta kademesi dahil darbe planında adı geçen tüm muvazzafların derhal görevden el çektirilmesini ve her hangi bir şaibeye mahal vermeyecek şekilde yapılacak sağlıklı bir yargılamanın önünün açılarak derhal yargı önüne çıkarılmasını
4. Bu vesile ile yargı sisteminin çift başlılıktan kurtarılarak askeri yargının çağdaş demokrasilerde olduğu gibi disiplin mahkemelerine dönüşmesini talep ediyoruz."
Açıklamanın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan STK yetkilileri, "Belgeyle ilgili bir gelişme ve yaptırım olmazsa, daha geniş çaplı eylemler yapmayı düşünüyor musunuz?" sorusu üzerine, "Süreci izliyoruz. eğer tatminn olmazsak kamuoyu desteğine başvuracağız. Devlet, bu noktadan sonra gereğini yapmazsa millet yapacaktır. Çünkü bu kez namlu millete çevrilmiştir. Olay sadece bir siyasi parti ve bir cemaat meselesi değil, halkın ta kendisine yönelik bir tehdittir. Artık burası bir Afrika, bir Latin amerika, bir Ortadoğu ülkesi değil. Belirli bedeller ödeyerek demokrasimizi bu seviyeye getirdik. Bundan sonra halk kendi hukukuna sahip çıkacaktır." cevabı verildi.