Cemil Yüzer’in röportajı - RisaleHaber
YENİSİAD Genel Başkanı Ö. Şevket Sipahi ile yaptığımız röportaj
Kendinizden ve iş hayatınızdan kısaca bahseder misiniz?
Aslen Çankırı’lıyım. 1954 doğumluyum. İstanbul’da, demir-çelik sektörü dâhilindeki ürünleri alım-satım ticaretiyle meşgulüm. Ondan önce, 1981 ile 1995 yılları arasında, Trabzon’da demir-çelik üretimi yapan 2 fabrikanın yöneticiliğini yaptım. Ama kendim Harita Mühendisiyim. 1973-77 yılları arasında, Trabzon’da Karadeniz Teknik Üniversitesi KTÜ’yü bitirdim. Kendi mesleğimizi birkaç sene yaptık fakat Allah’ın takdiri, bir vesile ile demir-çelik sektörüne geçiş yaptık. Haliyle 1981 yılından beri bu sektörün içindeyim. Son 15 yıldır adı KAREKS olan kendi firmamda ticaret yapıyoruz.
Çalıştığınız sektörde krizin etkisi oldu mu?
Tabi, özellikle 2008’in Kasım ayından itibaren, gittikçe derinleşerek devam eden ekonomik krizin Türkiye yansımalarından, bizim sektörümüz 1. dereceden etkilendi. Dünyadaki hammadde fiyatları, 2008 yılının başlangıcından itibaren tam dikey bir yükseliş gösterdi. Yükseliş, 2008’in Temmuz-Ağustos ayına kadar sürdü. Tarihten sonra da tam dikey bir düşüş gösterdi. Böylelikle, özellikle üretim yapan firmalar, stoklu çalışmak zorunda olduğundan dolayı, hammadde fiyatlarının anormal düşüşüyle birlikte çok büyük zararlar ettiler. Tabi bu zararlar üretimlere tesir etti. Oradan da istihdamın kısıtlanmasına sebebiyet verdi. Çok büyük işçi çıkarımları, bizim sektörde oldu. Şuanda kriz devam ediyor. Biraz hafiflemiş gibi görünmekle birlikte, hala bizim sektörde, almış olduğu büyük darbenin sonucu olarak tereddütlü bir hal, üretimde devam ediyor.
Krizden çıkış için neyi tavsiye edersiniz?
Krizden çıkış için yapılması gereken, hem bireysel, hem kurumsal hem de dünya çapında en önemli şey; adaletin tesis edilmesidir. Nerede? Paylaşımda ve dağıtımda adaletin tesis edilmesi… Zaten krizin en büyük sebebi, paylaşımdaki adaletsizliktir. Yani bugün dünya nüfusunun yüzde 80’i yüzde 20’sine bağlı… Dünyanın beşte biri, tüm getirinin yüzde 70’ini alıyor. Türkiye’de de paylaşımdaki ve gelir dağılımındaki adaletsizlik, krizin tetiklenmesine sebebiyet vermiştir. Türkiye nüfusunun da yüzde 80’i Gayri Safi Milli Hasıla’nın yüzde 25’ini; yüzde 20’lik kesim ise, GSMH’nin geri kalan yüzde 75’ini alıyor. Burada büyük bir adaletsizlik var. Tabi bu adaletsizliğin ilelebet gitmesi mümkün değildi. Ve kriz patlak verdi.
Bu durumda her şeyden önce üretime hız vermek; ama üretimin neticesinde meydana gelen katma değeri de adaletli bir şekilde paylaştırmak gerekiyor. Eğer insanlar, kurumlar, ülkeler bunu başarabilirlerse, bu krizin sona ermemesi diye bir şey mevzu bahis değildir. Fakat krize sebebiyet veren bu adaletsizlik devam ederse; kriz derinleşerek devam edecektir. İnsanlar artık akıllarını başlarına almalılar. Çünkü işsizliğin çığ gibi büyüdüğü bir yerde, iş sahipleri de rahat edemezler. Açlığa mahkûm insanların olduğu yerlerde, tok olan insanlar rahat olamazlar.
Risale-i Nur’dan aldığınız kültür ve birikim, iş hayatında size neler kattı?
Tabi, inançlı her Müslüman’ın, Kur’ani bir hayat yaşaması gerekir. İş hayatımızda, bizim Risale-i Nur’dan almış olduğumuz en önemli özellik; her şeyden evvel bir Müslüman’da olması gereken doğruluk ve dürüstlüğün, ticari hayatımıza yansımasıdır. İnsan bu doğruluk ve dürüstlüğü, kendi şahsi hayatında, aile hayatında ve toplumla olan ilişkilerinde göstermesi gerektiği gibi; ticari hayatındaki münasebetlerinde de göstermesi şarttır. İnanılır ve güvenilir bir insan olmak, her iş sahibi için çok önemlidir. Çünkü güvenilmek, çok büyük bir sermayedir. Yani, siz bir alış-veriş yaparken, bir yerden malzeme talep ederken; paranızdan önce sizin güvenilir bir insan olmadığınıza bakarlar. O an için paranız olmasa dahi güvenilir bir insan iseniz, siz ticaretinizi devam ettirebilirsiniz, her yerden malzeme alabilirsiniz, aldığınız malzemeyi de satabilirsiniz.
İşte Risale-i Nur, bize bunu öğretti. Yani, doğruluğu, dürüstlüğü; iman ve inancın yüksek faziletlerinin, insanı hem dünyada hem de ahirette çok mutlu edeceğine dair ölçüleri bizim elimize verdi. Bu ölçüleri mümkün mertebe hem kendi şahsi hayatımıza, hem de ticari hayatımıza aksettirmek suretiyle, krizlerden az etkilenip, ticari hayatımızda çok fazla ekonomik sıkıntılara girmeden hayatımızı devam ettirebiliriz.
Risale-i Nur hakikatleri, Kur’an’ın bütün güzelliklerini, en kolay bir şekilde öğrenebileceğimiz hakikatler olduğundan dolayı, bizim ticari hayatımızda da ondan almış olduğumuz ölçüler ve güzellikler, hakikaten bizim gelişmemizde, inkişafımızda, bize yardımcı olmuş ve yol göstermiştir.