Parası olmadığı için ilk televizyonunu bir lavabo ve bir çay tenekesiyle yapan elektrik mühendisi, dünyaya büyük bir bela miras bıraktı.
İskoç mucit John Logie Baird'in 1925'de icat ettiği ve 1926'da BBC tarafından yayına geçirilen televizyon, sürekli inovasyon (Yenilik) ile bugün cebimize kadar girdi.
Ekonomik, sosyal, siyasal her türlü toplumsal dönüşümün de aleti (afeti!) oldu.
*
TV'ler, çekirdek ailede arka odaya atılan ya da yaşlılar evine gönderilen büyükbaba, büyükannenin yerine geçti.
Neden böyle oldu?
Teknolojide inovasyon yaparken ahlakta inovasyonu unuttuk.
Bugün unutmanın bedelini televizyon kültürüne esir olarak ödüyoruz.
Zaman öğütme makinesi, toplumsal ahlakı da öğüterek bunun yerine kişisel zevk merkezli kısa vadeli kazançlara odaklanan yeni bir ahlaki sistem kurdu.
İnsanları nefislerine taptıran TV'ler, bugün dede ve babaannelerin olması gereken evlerin başköşelerine kuruldu.
*
Uluslararası Teknolojik Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı (UTESAV) tarafından düzenlenen "İş hayatında erdemli insan" konulu beyin fırtınasında akademisyenler ve işadamları ahlakta unutulan inovasyonu masaya yatırdı.
Ortak akıldan şu sonuçlar çıktı;
1. Tüccar ve erdemliliğin bir arada olamayacağı önyargısını İslam ortadan kaldırmıştır.
(Bu konuda İslam tarihinde yer alan tüccar işadamları incelenebilir)
2. Müslüman tüccarlar dinini ciddiye alırsa iş hayatındaki yaratıcılıklarını ahlak alanına taşıyabilirler.
3. Dindar tüccarlar İslam ahlakını ilkelerinin günümüz şartlarında nasıl uygulanacağı konusunda çok önemli roller üstlenebilirler.
4. Hayatın parçalara ayrılmasıyla "İş hayatında 'kapitalist', kendi yaşantında ahlaklı ol" gibi bir yaklaşım çok yanlıştır.
5. Yaşadığımız ortamların ve ahlaksızlığa sürükleyen koşulların düzeltilmesi gerekmektedir.
6. Erdemli insan çağdaş donanımlı ve maneviyatı güçlü olmalıdır.
7. İyiliği emreden, kötülüğü engelleyen oto kontrol sağlanmalıdır.
8. Para konusunda sürekli erdemli olmayı hatırlatan bir yapıya ihtiyaç vardır.
9. İnsanların söylemleri ile eylemleri arasındaki ciddi farklılıklar erdemli olmamaktan kaynaklanıyor.
10. Ülkemizde ahlaki alanda yaşanan sıkıntıların büyük kısmı insanın davranışına dışarıdan yapılan baskılardan / etkilerden dolayıdır.
*
Özetle, kısa vadeli kazanç yerine uzun vadeli kazanmanın yolu ahlaklı olmaktır. Ancak yeni trende göre, kimsenin uzun vadeye tahammülü yok.
*
Yapılan araştırmalarda çalışan memnuniyeti ölçüldüğünde ahlaki ilkelere riayet etmenin iş hayatında memnuniyeti sağladığı ortaya konulmuş.
Yani sözün özü, insanoğlu, bir tek yaratıcıya kul olmak yerine kendi geliştirdiği yüzlerce teknolojik aletin sunduğu keyiflerin esiri olmayı tercih ediyor.
Bu tercihe saygımız var mı?
Benim yok.
Bir Pazar hikayesi
Kalender meşrepli bir zat; Yarın yağmur olursa; değirmene, hava iyi olursa çifte gideceğim! dedi.
Hanımı; İnşallah! de, dedi.
Adam; "Bunun inşallah-maşallahı mı? Var. Hava ya yağmurlu olur! Veya olmaz!
Hanımı: Olsun yine de sen inşallah de! Üçüncü bir şey de olabilir!"
Sabah'ın ilk şafaklarında evinin kapısı hızlı hızlı çalındı, kapıda iki atlı!
Atlılar; "Falanca köyün yolu nerede" diye sordular adam iyi tarif edemeyince bir kamçı indirdiler, "Düş önümüze!" dediler.
Onu götürüp, ta yatsı vaktine kadar köy-köy gezdirdiler.
Gece yarısı adam evine geldi. Evin kapısını çaldı; hanımı sordu:
-"Kim o?"
Adam İnşallah benim! Aç hanım aç! İnşallah benim!" diye mırıldanıyordu.
Milletler parasızlıktan değil, ahlaksızlıktan çöker. Çiçero.
Yeni Şafak