M. Mustafa Uzun'un haberi
İslâm Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği’nin (İDSB) düzenlediği Uluslararası Aile Konferansı Endonezya’nın Bandung şehrinde başladı. İslâm coğrafyasının birçok bölgesinden sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri ve akademisyenler konferansa katıldı. 2 gün sürecek konferanslarda ailenin yaşadığı krizler ve çözüm yolları konuşulacak.
Aile Konferansı’nın açılışı Batı Java Eyaleti Valiliği ve Endonezya Aile Bakanlığı’nın himayesinde gerçekleştirildi. Açılışta konuşan İDSB’nin Endonezyalı Konsey Üyesi Bapak Suripto, ülkesinde düzenlenen bu konferans nedeniyle İDSB’ye teşekkürlerini sundu.
Endonezya Aileyi Güçlendirme ve Çocukları Koruma Bakanlığı’ndan konferansa katılan Bakan Yardımcısı Dr. Hertoma Heroe ise İslâm dünyasının en önemli direnç noktasının aile olduğunu belirtti.
Batı Java Eyaleti Valisi Dr. Ahmet de yaptığı açılış konuşmasında İslâm dünyasının farklı ülkelerinden gelen konukları ağırlamanın kendileri için bir şeref olduğunu söyledi.
IRAK’TA İŞGALCİLER AİLEYİ BİTİRMEYE ÇALIŞIYOR
Uluslararası Aile Konferansı’nın ilk oturumunda ise İslâm’da Aile konusu ve İslâm Coğrafyasının çeşitli bölgelerinde ailelerin yaşadıkları sıkıntılar ele alındı. Oturumda konuşan Irak Qabes Stratejik Öğrenci Araştırmaları Merkezi’nden Dr. Faris Muhammed İbrahim, ABD’nin Irak’ı işgali sonrasında Iraklı ailelerin ve gençlerin yaşadığı sosyal ve ekonomik problemleri anlattı. Irak’ta yapılan son nüfus sayımına göre nüfusun yüzde 62’sinin 7-19 yaşlarından oluştuğunu dile getiren Dr. Faris; “Bağdat’taki bazı saha çalışmalarında hapishanelerdeki erkek mahkumların yüzde 87’sinin 20’li yaşlarda gençler olduğu ortaya çıkmıştır. Bu oran Irak’ta ailenin çok ciddi problemlerle karşı karşıya olduğunu ortaya koymaktadır. Irak’ta kültürel miras değerlerine ve özellikle dini değerlere uyumsuz olan gençler maalesef çoğunluktadır.
İşgalden sonra Irak’taki sosyalleşmeye engel olmak istemelerinin en önemli sebebi din faktörüdür. İşgalciler bunu ortadan kaldırmak istiyorlar. Dini inançlara aykırı olan bazı konular sistematik ve gizli bir şekilde okul müfredatlarına konmuştur. Bu sebeple ailelerin sosyalleşmemesi için çeşitli baskılar sonucu toplumun genel davranış ve uyumunda büyük eksiklikler görülmektedir” şeklinde konuştu.
“İSLÂM ÜMMETİ BÜYÜK BİR AİLEDİR”
İDSB Genel Sekreteri Necmi Sadıkoğlu ise İslâm dünyasının hem büyük hem köklü hem de parlak istikbal vadeden büyük bir aile olduğunu dile getirerek; “Reisi Peygamberimiz Hazreti Muhammed (sav) olan, kitabı Kur’an olan, fertleri arasında milyonlarca âlim ve veli şahıs bulunan, asırlara ve kıtalara damgasını vurmuş medeniyetler inşa eden ve şu an 1.5 milyar ferdi bulunan ikinci bir aile gösterebilir misiniz” dedi. İslâm dünyasının tarihindeki kahramanlara yeniden kavuşacaksa bunun yolunun aile kurumunu güçlendirmekten geçmekte olduğunu söyleyen Sadıkoğlu çeşitli sebeplerden dolayı bugün kadına karşı bakış, aile kurumunun korunması, çocuk ve yaşlı hakları gibi temel konularda İslâm medeniyeti ile taban tabana zıt bakış açıları ve sosyal-siyasi tavırların geliştiğini ifade etti. Sadıkoğlu; “Hem dünyayı hem de ahireti imar etmekle sorumlu olan Müslümanların, küresel süreçlere karşı fıtri bir değer olan aileyi muhafaza etmekten başka seçenekleri bulunmamaktadır” diye konuştu.
DİNDAR AİLELER DAHA AZ PROBLEM YAŞIYOR
Türkiye Kadın ve Aile’den Sorumlu Devlet Bakanlığı’nı temsilen konferansa katılan Dr. Aysen Gürcan da yaptığı sunumunda Türkiye’deki aile yapısının problemlerini ve bazı başarı hikayelerini ele aldı. Türkiye toplumunun yüzde 94’ünün ailesiyle birlikte yaşadığı bilgisini veren Gürcan; “Aile bağları, Türk toplumunda huzur ve barışın korunmasında, sevgi ve kardeşlik duygularının ve ‘biz’ bilincinin gelişmesinde oldukça belirleyici bir rol oynamaktadır. ‘Türkiye’de Aile Değerleri Araştırması’na göre toplumumuzda ailenin hâlâ çok önemli bir yeri olduğunu, temel bir referans ve güven merkezi olarak kabul edildiğini söyleyebiliriz” şeklinde konuştu.
Ailenin geçmişten geleceğe uzanan bir köprü olduğunu belirten Dr. Gürcan; “Bu anlamda elimizdeki en güçlü araç dinimizdir. Aile Yapısı 2006 araştırmasında elde ettiğimiz en önemli bulgu dini hayat biçimlerinde belirleyici olarak kullanan ve uygulayan ailelerin diğerlerine göre, aile meselelerini en az yaşayan grup olması bu açıdan manidardır. Özellikle aile içindeki ilişkilerin biçimlenmesi ve bu ilişkilerin sağlıklı gelişimi için din eğitiminin önemi tartışılmaz bir gerçektir” dedi.
EFENDİMİZ’İN HAYATININ MERKEZİ AİLESİYDİ
Meridyen Derneği’nden Sosyolog Aysu Kara da Peygamber Efendimiz (sav)’in aile hayatını ele alan bir sunum gerçekleştirdi. Efendimiz’in bütün hayatını eşleri, çocukları ve yakın çevresini merkeze alarak anlatan Kara; “Resulullah ve Âli Resulullah, kimseye eziyet etmemiştir. İhtilafı murad etmediler, gereken durumlarda ise kaçmadılar. Hz. Peygamber, Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer’in damadı; Hz. Osman ve Hz. Ali ise Hz. Peygamber’in damatları idiler. Bu, çok güzel, çok sevimli, çok sevgili bir bağ idi. Onlar, Nübüvvet’in yardımcıları, her biri birer başak gibiydiler. O, Müslümanların iyiliğiyle mutlu oluyor, Ehl-i Beytinin mutluluğuyla yüzü gülüyordu” şeklinde konuştu. Malezya Küresel Barış Misyonu’ndan Ahmet Azam Abdurrahman’ın başkanlığında gerçekleşen diğer oturumda ise Endonezya Batı Java Valiliği’nden Netty Prasetyani Heryawan, ailenin korunması noktasında Batı Java Eyaletinin yaptığı çalışmaları anlattı. Malezya Kadın ve Aile’den Sorumlu Devlet Bakanlığı adına konferansa katılan Emine Abdul Rahman ise Malezya’daki gelişimin tetikleyici unsuru olarak aileyi ele aldı. İDSB’nin Endonezya’da düzenlediği Uluslararası Aile Konferansı 2 gün devam edecek.
Akit