Konferansa katılan Prof. Dr. Salah Jarrar, Prof. Dr. Ejder Okumuş, Prof. Dr. Alparslan Açıkgenç ve Dr. Anas Al Shaikh- Ali, İslam Medeniyeti ’nin dünü bugünü ve geleceği uzantısında çarpıcı tespitlerde bulundu. Prof. Dr. Alparslan Açıkgenç İslam medeniyetini durağanlaştığını ifade ederek medeniyetimizin tekrar eski günlerine getirmek için din ve bilim eğitimine daha fazla değer verilmesi gerektiğini aktardı. Medeniyetler çatışmasının sık sık dile getirildiği bu zamanda Farabi ve İbni Haldun’un görüşlerine dikkat çeken Okumuş, "Farabi’nin medeniyet anlayışına genel toplum içerisinde değerlendirmek daha anlamlıdır. Saadet, hikmet, irade yardımlaşma, kabile, millet, medeniyet, köy, sokak, ev gibi kavramlar anlaşılmadan Farabi’nin medeniyet sosyolojisine katkıları tam anlaşılamaz" dedi.
BÜTÜN TOPLUMLAR MEDENİDİR
Bugünün Avrupa merkezli kısır medeniyet yaklaşımında, Farabi’ye göre bütün toplumların medeni olduğunu dile getiren Okumuş, "Farabi medeniyeti erdemli veya erdemsiz diye ele alıyor. Medeni olmayan insanlar da vardır fakat onlar tam sosyal olmamıştır. Farabi’ye göre medeniyet mutlak anlamda gelişmişlik düzeyini ifade etmiyor" ifadelerini kullandı.
ESERLERİ YENİDEN OKUNUP GENİŞLETİLMELİ
"İbni Haldun’a göre Medeniyet kavramını ise 'Umran' ilminden anlıyoruz" diyen Okumuş, "İbni Haldun’a göre insan için toplum zorunludur. Medeniyeti toplumsal hayat anlamında kullanmıştır. Medeniyetler arası çatışmasında bir değer çatışmasından ziyade iktidar çatışması olduğunu söylemiştir. Farabi’de olduğu gibi temel kavramları vardır. Asabiyet, iktisat, siyaset bu kavramlardan bazılarıdır. Bütün toplumların köylü, şehirli ayrımı yapmaksızın medeni toplumlar olduğunu kabul ediyor" diyerek Farabi ve Haldun’un eserlerinin yeniden okutularak ve genişletilerek Avrupa merkezli medeniyetler kavramına yeni boyutlar getirilebileceğinin altını çizdi
MEDENİYETİN KÜLLİLEŞTİRİLMESİ
Prof. Dr. Alparslan Açıkgenç İslam medeniyetinin geleceği ile ilgili konuştu. Günlük olaylardan ziyade gözle görülmeyen durumların varlığından söz eden Açıkgenç, "Bu açıdan medeniyeti tanımlamak istersek, medeniyet külliyet oluşturmuştur kültürdür. Biz medeniyete külli kültürdür diyebiliriz. Kültür ise insan iç dünyasının bir toplumda tezahür etmesidir. Bu medeniyetlere baktığımız zaman değişik kültürler var. Kültüre medeniyet diyemeyiz çünkü bunları birleştiren daha üst bir kültürdür" dedi.
DİN VE BİLİM EĞİTİMİNİN ÖNEMİ
Medeniyetleri ayırt eden Açıkgenç, "Medeniyetlerin kapsamından bakarsak kendi sınırlarını aşan küresel ve yerel medeniyetler diye ayırt edebiliyoruz. Bu anlamda sadece 3 küresel medeniyet vardır. Bunlar İslam, Yunan ve şimdiki Batı Medeniyeti. Medeniyetleri ayrıca Batı medeniyetini örnek verdiğimiz Canlı, İslam Medeniyetini örnek verebileceğimiz Durağan ve Ölü diye üçe de ayırabiliriz. Peki bir kültür nasıl küllileşir. En önemli unsur dindir. İkincisi ise bilimdeki ilerlemeler. Çünkü bu unsurlar mekana sınırlandırılamazlar. Medeniyetimizin tekrar eski günlerine getirmek için din ve bilim eğitimi ile olur" ifadelerini kullandı.
EĞİTİMDE AHLAK EKSİKLİĞİ
Dr. Anas Al Shaikh - Ali, günümüzdeki eğitimde ahlakın eksikliği ile ilgili düşüncelerini aktararak, "Eğitim sadece bilgi geliştirmek değil ahlakı da kazanmaktır. Yavaş yavaş ahlaki değerler eğitimde önemini kaybetmiştir. Ahlaki yöntemlerle kişinin mükemmel olabilmesini sağlamak eğitim kurumlarının görevidir. Ahlak ve değerlerin elde ettiğimiz bilgiyi yönlendirmesi gerekir. Dünya çevresindeki eğitim sistemler bu yüzden ciddi krizdedir" şeklinde konuştu.
ZİHNİN EĞİTİLMESİ
Farabi’den bir örnek veren Al Shaikh - Ali, "Farabi’ye göre eğitim alırken kurallar dizisine takılmamalıyız. Etik sistemimiz olmalı ve insan olarak görevlerimizi daha sıkı bir şekilde kavrayabiliriz. Dinin ritüellerini kabul ediyoruz ama bunları icra etmiyoruz. Zeka, mantık ve ahlak birbirine yakın kavramlardır. Eğitimin gerçek amacı zihnin eğitilmesi olmalıdır. Zihinler birbirlerini saygıyla kabul ettiğinde bir arada yaşamımızı sağlayacağız. Yabancı düşmanlığını, ırkçılığı önlemek eğitimde yatmaktadır" dedi.
Marmaragazetesi