İslam ordusu nereden nereye gelmiş?

Himmet Uç'un kaleme aldığı 'Ordu; Nereden nereye ?' başlıklı yazı...

Himmet Uç'un yazısı

Ordu; Nereden nereye?

Yavuz Mısır Seferi'ne çıktıktan sonra Gebze'den geçerler. Mevsim yazdır, bütün meyveler ağaçlardan insanlara tebessüm eder, kendilerini onları için feda etmek için bakarlar. Asker Gebze'yi geçtikten sonra Yavuz, eskerin heybelerinin yoklanmasını ister. Heybeler yoklanır, birinde bile herhangi bir meyve çıkmaz. Yavuz Secde'ye kapanır ve "Allahım sana şükür, eğer bir heybede bir haram meyve olsaydı askeri geri çekerdim der, haram yiyen asker ile savaşılmaz." der. Osmanlı dönemi Harbiye'yi anlatan "mirat-ı Mekteb-i Harbiye " diye bir kitap vardır. o dönemin harb okullarındaki ders programlarını anlatır. Programlar için Fransızca , Kur'an Hadis , Arapça , Farsca dini ve dünyevi , batılı ilimler vardır. Asker paşa olur bir yere tayin olursa gerektiği yerde imam , gerektiği yerde vaizdir. Gerektiği yerde savaş yönetir. Valicikler gibi gece kulubünde demlenip , daha sonra sokakda gemlenmez. ziya Paşa Suriye valisidir, hem vali, hem vaiz, hem hatip , hem şairdir.

Ramazanlarda  Harbiye'de Dürri Yekta Şerhi ve Mucizat-ı Ahmediye okunur, cemaatle namaz kılınır. Bu ordu Viyana kapılarına kadar dayanan ordudur. Ömer Seyfettin Başını Vermeyen Şehit isimli hikayesinde evliyadan bir akserin öldürülmesinden sonra , bir gavur onun kafasını kapıp giderken, bikr arkadaşı yerde yatan arkadaşına " Hasan  canını verdin, başını verme diye bağırır" Hasan başsız vücudu ile yerden kalkar ve koşarak başını namettten alır, ve onu öldürür tekrar başı elinye yere yatar.Bizim tarihimiz at sırtından cennete koşan askerlerle doludur. Acaba o atların sırtından kaç asker cennete uçtu. İstiklal Harbi'ni anlatırken Yakup Kadri, bir gün bir köye haber gelir, imam bekçi memişi çağırır, Hatçe anayı açığır der, Memiş Hatçe anayı çağırmak için evine gider, kapıyı çalar. Hatce ana kapıyı açar, ne var oğul der" Ana seni imam efendi istiyor " der. Söylesene ne var der, hayır seni istedi der. Belki mektup vardır,sana okumak ister. Hetce ana yüreği güm güm ata ata , imamın evine gelir. İmam " Hatce ana sen kahraman bir kadınsın, metin ol ; oğlun Hasan şehid, olmuş, bak şehide ağlamak günahtır. "Hatce ananın yüreği nasıl dayansın  yağmur gibi bulutlardan dökülür göz yaşları. Evine doğru giderken, nasıl söylerim eşine , hem de hamile , " Bunun üzerine İmam, biraz bekle sonra söyle "der. Kadın hicran olur, hem kendi hem de oğlu ölür. " der. Hatce ana ağlaya ağlaya yollara düşer, kocası babası da savaşlarda ölmüştür. Sadece onun mu elli yıldır savaşan bir milletin çoğu savaş meydanında ölmüştür, veya evine sakat dönmüştür. Bunları düşünür ve ağlar, ama vatan bu ölmeden korunmaz ki diye düşünür. O kahraman bir anadır çünkü . Eve varır, gelin ağladığını görünce ne oldu ana " der. Kız yolda ayağıma bir taş dokundu , çok acıyor acıdan gözlerim doluyor. Der. Birkaç gün sonra gelin bir oğlan çocuğu doğurur, kucağına alan Hasan'ın anası " Yavrum ne kadar da Hasan kokuyorsun " der. Baban bir kaç gün önce Cennet'e geldi ondan ne haber diye " hıçkıra hıçkıra ağlar.

İki yüz yıl akıncılar Tuna nehrinde çoluk çocuk derdinden uzak Allah için savaşırlar. Bizim kadar Allah için ölmüş var mı başka bir ümmet, yok evet. Sonra bir takım adamlar çağdaşlık diye o orduyu dinden Allah'tan arındırmayı gaye edinmişler, Allah için savaşan ordunun, Allah ile savaşan  omuzu kalabalık askeri namaz kılanı fişlemiş 1700 tane namaz kılan insan ordudan atılmış. Nazlı ılıcak onlardan birini anlatır. Adamın evini kontrol ederler, dini içerikli bir tablo göremezler, kızı anadolu imam hatipte okumaktadır, kendisi atülyedenamaz kılmaktadır. Tesbit edilir.

Bir derneğe üye edilir, söz alınır, sonra atılmaktan bir süre için kurtulur. Bir başörtülü subay eşi lojman bahçesinde darbedilir. Bu adamlar düşünmez ki Allah ile  savaşanın galibi eninde sonunda Allah'tır.Nereden nereye , ne kadar büyük bir hesap yapmışlar, koca imparatorluğu padişahlığı yıkarak yıkmışlar, Osmanlı imparatorluğunu yıkmak yetmemiş, osmanlıyı anımsatan herşeyden  kurtulmak istemişler. Osmanlı edebiyatının nesi varsa dışarı atmışlar, Divan  edebiyatını liselerden kaldırmak için büyük zannedilen küçük adamlar neler yapmış neler. Osmanlı osmanlılık, yetmemiş camiler, ezan, Kur'an , onların için eser yazanlar, nasıl bir  uygulama, ne kadar uzun vadeli bir milleti yok etme planı. Aydınları da buna çağdaşlık diye inanmış, mutluluğu ne mutlu maydanos olmada aramış adamlar. Balkanlardan kızıl denize giden bir imparatorluğu yıkmışlar, ellerine gelen herkesi yıkmışlar, ima ile namaz kılan harbokulu öğrencisini okuldan atmışlar.

İşte Nereden nereye, Bu yüzden Bediüzzaman "Çocuklarınızı okutun yoksa bu din elden gider " herkesin kaçıp gittiği yerde, o vatanında kalır.Halide Edib'i bile fazla görürler  o da kaçar gider. İşte nereden nereye , inşallah bu büyük millet bu günleri bir daha yaşamaz, dünyaya hükmeden ecdadı gibi yine dünyaya manen hükmeder. İnşallah

www.RisaleHaber.com

Özel Haberleri