İslam ve farklılık

Hayrettin KARAMAN

Yurt dışında ilmi araştırma yapan bir akademisyenimizin mektubunu okuyucularımla paylaşacak, sonra da görüş ve düşüncelerimi yazacağım.

Konuya girmeden önce yedi can kaybımız karşısındaki derin üzüntümü ifade ediyor ve ailelerine ecir ve sabır diliyorum.

Yıllardan beri kan akıyor, bugün denenmeye başlayan usul dışında, başta askeri olmak üzere, denenmiş usullerden sonuç alınamadı, bataklık kurutulamadı, bugün farklı yol ve yöntemler deneniyor, sonuç alınır veya alınmaz, ama akan kanın durmasından yana olan herkesin, siyasi rantı bir yana bırakarak bu denemeye katkıda bulunması gerekiyor. Saptırmadan, abartmadan tenkit ve uyarılar da katkıdır.

Mektup

“…yazınızda "Bu ülke İslam kanun ve kurallarına göre yönetiliyor ve toplumda İslam inancı ve ahlakı egemen olsaydı müslümanım diyenler arasında bugün olana benzer meseleler olmazdı, olanlar da daha farklı çarelerle çözüme bağlanırdı." diye bir ifade kullanıyorsunuz. Bu ifade ile aslında ülkemizin sorunlarının çözümü için çok mühim bir noktaya temas ediyorsunuz.

“Şu anki demokrasi mücadelesinin ön saflarında görünen Müslüman kesimlerin farklılıklara bakışının daha net belirtilmesi gerektiği kanaatindeyim. Gerçekten de İslami hükümlere göre idare edilen bir ülkede Alevi'lerin durumu ne olacaktır? Osmanlı idaresi altındaki hallerinden kendilerinin memnun olmadığını biliyoruz. Suudi idaresi altındaki Şii'lerin vaziyetinin de iç açıcı olmadığı hepimizin malumu. Cezayir, Iran, Sudan, Afganistan, Filistin gibi ülkelerde İslami fikriyata sahip akımların idareyi demokratik ya da cebri yollarla ele geçirdikleri dönemlerde takip ettikleri "İslami" anlayışa sahip olmayan fert ve grupları dışlayıcı ve hatta yok edici bir politika yürüttükleri de acı bir gerçek.

“Kendi kanımca hala daha Türkiye'deki Müslüman kesimin Alevi'leri oldukları gibi kabul etmediklerini düşünüyorum. Hakim idarenin temsil ettiği İslami anlayışın dışında olan ama genel anlamda İslam çatısı altında değerlendirilebilecek topluluklara yönelik düzenlemeler konusunda düşüncelerinizi paylaşabilmenizi arzu ederim. Genel anlamda fikir ve vicdan hürriyeti konularında İslami yaklaşımın modern dünyada ne noktada olduğunu ve olması gerektiğini yazılarınızda irdelemenizin bugünkü ve gelecekteki sorunların çözümüne katkı sağlayacağına inanıyorum.”

H. Akarca (Princeton Üniversitesi Yakın Doğu Çalışmaları Araştırma Gör.)

Değerlendirmeye bir başlangıç olsun diye şunu hatırlatayım:

Benim farklı çözüm olurdu sonucuna koştuğum şart “ülkenin İslami kurallara göre yönetilmesi ve toplumda İslam iman ve ahlakının egemen olmasıdır.”

Râşid Halifeler devri (Hz. Hasan'ın hilafeti, kan akmasın, fitne sona ersin diye Muaviye'ye devretmesi ile biter) biteliden beri bu iki şart (İslami kuralların uygulanması ve toplumda İslam ahlak ve imanının egemen olması) kamil manada hiç gerçekleşmemiştir. Hemen daima –İslam adına uygulanan- siyaset ve hikmet-i hükümet bu iki şartın önüne geçmiştir.

Yeni Şafak

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.