Malumunuz, bahar mevsimi evlilik merasimlerinin yapılmaya başlandığı aylardır. Bu vesileyle bu yazımı yeni evlenecek ve evlenmiş kardeşlerimize faydalı olur düşüncesiyle yazmaya çalıştım.
Evlilik, yeni bir ailenin oluşmasında ilk adım ve ömür boyu devam edecek bir yolculuğun başlangıcıdır.
Evliliğin insan hayatında önemli bir yeri vardır. Evlilik ve aile, sosyal hayatın vazgeçilmez bir parçasıdır. Ve herkesi yakından ilgilendiren bir konudur.
Bediüzzaman; “İnsanın hususan müslümanın sığınağı ve bir nevi cenneti ve küçük bir dünyası aile hayatıdır.”der.
Ayrıca “İnsanı, dünyada ve ahirette mutlu eden üç temel konu vardır diyor;
Birincisi; mesken, İkincisi; Yeme- içme Üçüncüsü ise; Nikâhtır.
Saadetin esaslarından olan nikâh ise: Evet, insanın en fazla ihtiyacını tatmin eden, kalbine mukabil bir kalbin bulunmasıdır ki, her iki taraf sevgilerini, aşklarını, şevklerini karşılıklı olarak birbirlerine anlatsınlar. Ve aldıkları lezzetlerde birbirine ortak, gam ve kederli şeylerde de yekdiğerine yardımcı olsunlar.
Evet, bir işte mütehayyir kalan veya bir şeye dalarak düşünen adam, velev zihnen olsun, ister ki, birisi gelsin, kendisiyle o hayreti, o düşünceyi paylaşsın. Kalplerin en incesi, en şefkatlisi olarak tabir edilen kadın kalbidir. Ancak o kalbi ve ruhi kaynaşmayı sağlayan ve beraberliği ve arkadaşlığı samimileştiren, kadının iffetiyle, kötü ahlaktan temiz ve pâk bulunması ve çirkin olan şeylerden uzak olmasıdır.” Der.
Böyle bir ailenin oluşması için en önemli şey eş seçimidir.
Aile fertleri arasındaki ilişkiler, geçici ve dünyevi güzelliklerle değerlendirilmemeli. Bediüzzaman bu konuda;
“Aklı başında olan adam eşine olan muhabbetini, beş on senelik fani ve geçici yüz güzelliğine bağlamaz.”
“Belki kadınların yüz güzelliğinin en güzeli ve daimisi, onun şefkatine ve kadınlığına mahsus olan ahlak güzelliğine bina etmeli, bağlamalı. Ta ki yaşlandıkça kocasının sevgisi devam etsin. Çünkü onun (hayat arkadaşı olan) eşi, yalnız dünya hayatındaki geçici bir yardımcısı değil, belki ebedi hayatında, ebedi ve daimi, sevimli bir hayat arkadaşı olduğundan, yaşlandıkça daha ziyade hürmet ve merhamet ile birbirlerine muhabbet etmeleri gerekir” diyor
Bu şekilde başlayan evlilik serüveninin ebedi devam edebilmesi içinde şöyle bir yol haritası belirliyor:
“Bahtiyardır o adam ki, refika-i ebediyesini kaybetmemek için, Saliha zevcesini taklit eder, o da salih olur.
Hem, bahtiyardır o kadın ki, kocasını mütedeyyin görür, ebedi dostunu ve arkadaşını kaybetmemek için o da tam mütedeyyin olur; saadet-i dünyeviyesi içinde saadet-i uhreviyesini kazanır.”
Dikkat edersek, Bediüzzaman; bu ifadelerle mutlu bir aile modelini resimliyor.
Evlik Ağacı
Evlik Ağacı diye bir hikâye vardır. Belki birçoğunuz bu hikâyeyi duymuşsunuzdur.
Yeni evli bir çift evliliklerinin daha ilk aylarında, bu işin hiç de hayal ettikleri gibi olmadığını anlamışlardı. Aslında birbirlerini sevmiyor değillerdi. Son zamanlarda o kadar sık olmasa da, evlenmeden önce sık sık birbirlerini çok sevdiklerine dair ne kadar da dil dökmüşlerdi. Ama şimdilerde, küçük bir söz, ufak bir hadise aralarında orta çaplı bir kavganın çıkmasına yetiyordu.
Bir akşam oturup, ilişkilerini gözden geçirmeye karar verdiler. Her ikisi de boşanmayı istememekle beraber, işlerin böyle gitmeyeceğinin farkındaydılar.
Erkek,"Aklıma bir fikir geldi" dedi "bahçeye bir ağaç dikelim ve bu ağaç üç ay içinde kurursa boşanalım. Kurumayıpda büyürse bunu bir daha aklımızdan geçirmeyelim.
Bu süre içinde de ayrı odalarda kalalım ."Bu ilginç fikir hanımının da hoşuna gitti. Ertesi gün gidip bir meyve fidanı alıp birlikte bahçeye diktiler Aradan bir ay geçti. Bir gece bahçede karşılaştılar. Her ikisinin de elinde içi su dolu birer bidon vardı. Deme ki ikisi de bu fidanın kurumaması için birbirlerinden habersiz suluyorlarmış.
Bu karşılaşma ile hem ağacı hem de evliliklerini kurutmaktan kurtarmışlar.
İşte evlilik, yeni dikilmiş bir fidana benzer. İtina ile bakılması gerekir. Aksi takdirde belli bir zaman sonra kuruyabilir.
Evlilik, zaman zaman ortaya çıkan bazı problemleri çözmek, sevinçleri ve üzüntüleri birlikte paylaşmakla devam eder
Evlilik, bir deneme yanılma tahtası değildir.
Trabzon’da turistik bir otelin lobisindeki asansörün önünde bekleyen kişiler yaşlı bir görevliyi görünce sormuşlar.
—Amca, biz yedinci kata çıkmak istiyoruz. Bu asansör beş kişiyi taşır mı?
—Yaşlı görevli şöyle cevap verir;
—Ha Uşağum hele bir binun, düşmezse çıkarsunuz.
Evlilik gibi hayati bir konu, ihtimaller üzerine bina edilemez. Yürütemezsek boşanırız gibi bir mantıkla yola çıkmak doğru bir yaklaşım değil.
Yazımı “Sizin hayırlınız, eşine hayırlı olandır” Hadis-i şerifiyle bitirmek istiyorum.
Cenab-ı Hak hepimize bu manevî reçeteleri evlilik hayatımızda uygulamayı nasip etsin.