611 senesinde Alak Suresi inmeye başlayınca İslamiyet de gün ışığına çıktı. Kur'an 23 senede tamamlandığına göre sahabenin elinde Kur'an'ın tamamı yoktu. İslamiyet'in geçmişi de yoktu.
Peki o zamanki insanlar tarihi ve tamamı olmayan bu dine nasıl inandılar? Nasıl mallarıyla, canlarıyla, ilimleriyle İslam'a hizmet ettiler?
Onlar Hazreti Muhammed'in (sas) hayatını beğendiler...
Hazreti Muhammed (sas) emin, güvenilir bir insandı. Hiç kimseye kötülük etmediği gibi herkese iyilik etmeye çalışan bir kimseydi. Vahye dayalı ayetler akla mantığa uygundu. Allah'a (yaratana) inanmak güzel bir şeydi. Peygamberin açıklamaları gönülleri fethediyordu. O günün insanı kalbiyle ve beyniyle İslam'a bağlanarak sahabe oluyordu. Sahabeler her türlü haramı terk edip her türlü helali yaşamaya başlayınca her türlü kötülükten uzaklaşıp her türlü iyiliği de yapmış oluyordu. Onların bu halini hanımlar beğendi. Büyüklerin yaşayışını, sözlerini, davranışlarını çocuklar beğendi. Böylece her yaşta insan İslam'la şereflendi.
Çünkü onlar Peygamber'in hayatını beğenmişti...
Kur'an'daki iman ve ibadet hoşlarına gitmişti. Sahabenin hayatını beğenenler de İslam'a koşunca daire genişledi. Mekke'de başlayan hareket dünyanın dört bucağına yayıldı. Ahmet Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya'sında diyor ki: "İslam'da köle almak köle olmaktır. Çünkü hadis-i şerifte buyruluyor ki, "Kölelerinize yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin." Köle, ahmak beceriksiz bir kimse de olsa Müslüman ona bakmak zorundadır. Çünkü Müslüman'ın gayesi ona İslamiyet'i sevdirmektir. O köle, Müslüman'ı öldürmek için savaş meydanına gelmiş esir düşmüş Müslüman ise onu alıyor dünya ve ahiretini cennet etmeye çalışıyor. İşte İslamiyet budur."
Biz 1400 sene evvelini anlattık. Günümüze gelelim.
Said Nursi 1925 senesinde Van'dan alınıp Isparta tarafına sürüldü. Hayatı sürgünlerde, hapishanelerde geçti. Said Nursi'yi ziyaret edenler, onun kitaplarını okuyanlar TCK'nın 163'üncü maddesi gereğince tevkif edildi, başlarına gelmeyenler kalmadı. Bununla beraber her geçen gün Risale-i Nur talebelerinin sayısı arttı. Niçin?
Çünkü onlar Said Nursi'nin hayatını beğenmişti...
Said Nursi'nin en yakın talebeleri bütün zerratlarıyla üstadlarına bağlıydılar. Çünkü Said Nursi iman hakikatlerini anlatıyordu anlattığı her konuyu ispat ediyordu. Böylece beyni ve kalbi doyuruyordu. Müspet hareket edin diyordu; yani kimseye zarar vermeyin. Hediye kabul etmiyordu. Mevki makam istemiyordu. Şöhret olmaktan kaçınıyordu. İslamiyet'i yaşamaktan, anlatmaktan başka bir gayesi yoktu, bunun için de başına gelen her çileye katlanıyordu. Kendisini mahkeme mahkeme dolaştıranlara hapishanelerde yer hazırlayanlara hakkını helal ediyordu. Said Nursi'nin hayatı eserlerinden daha tesirliydi. Hayatı mıknatıs gibi insanları kendine çekti, eserleri beyinleri fethetti.
1400 sene boyunca İslam büyükleri yaşayışlarıyla İslam'ı sevdirdiler. Bugün de İslam'ı sevdirenler İslamiyet'e hizmet edebilir, İslamiyet'i sevdirmeyenler neye hizmet eder?
Zaman