Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr Ali Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığı'nda düzenlenen Uluslararası Mevlid-i Nebi Sempozyumu'nda yaptığı konuşmada, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle sempozyumu çeşitli vasıtalarla online olarak gerçekleştireceklerini belirtti.
Sempozyumun online yapılmasının, salonlara sığması mümkün olmayacak katılımcının daha kolay şekilde programı takip etmesine olanak sağladığını ifade eden Erbaş, sempozyumun 3 gün süreceğini söyledi.
Hz. Muhammed'in (asm), tarihin ve insanlık ailesinin en etkin, önemli ve örnek şahsiyeti olduğuna dikkati çeken Erbaş, statüsü, mesleği ne olursa olsun onun rehberliğini, nebiliğini benimseyen herkesin onun hayatında kendi hayatı için mutlaka bir karşılık bulacağına işaret etti.
Peygamber olmadan önce Mekke halkı tarafından kendisine verilen "emin" vasfı sayesinde gönülleri fetheden Hz. Muhammed'in asırlara sığmayacak değişim ve dönüşümleri birkaç senede gerçekleştirdiğini, cehalet, zulüm, isyan ve istismar girdabındaki bir çağı "Asr-ı Saadete" dönüştürdüğünü vurgulayan Erbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Aradan geçen 14 asrın ardından bugün dünya yine derin bir değerler kriziyle karşı karşıyadır. Bireysel ve toplumsal bunalımlar, trajediler, zulümler, savaşlar yine yeryüzünün huzur ve barışına kastetmektedir. Çocuklar, kadınlar, yetimler, kimsesizler modern cahiliyenin bir tezahürü olarak yine ihmal, istismar ve haksızlıklara maruz kalmaktadır. Bugün dünyada milyonlarca çocuk, şefkat, merhamet, insaf ve adaletten yoksun vaziyettedir. En temel hakları olan sağlık ve eğitim imkanlarından mahrum bırakılmışlardır. Açlık, susuzluk ve yoksulluğun pençesinde savaşların ve korkunç silahların ortasında hayatta kalma mücadelesi vermektedirler."
Erbaş, son 2-3 asır boyunca insanlara umut olma iddiasıyla ortaya çıkan ideolojiler, öğretiler ve anlayışların insanlığın topyekûn huzur ve esenliğinin temini hususunda çaresizliğe mahkum olduğunu vurguladı.
İslam karşıtlığı
Modern dünyanın insanlığın içinde bulunduğu ahlaki, iktisadi ve içtimai yozlaşma karşısında yorgun ve bitkin düştüğünü söyleyen Erbaş, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Yaşanan bunalımlar karşısında belki de bazıları kendi çaresizliklerini perdelemek için zaman zaman pervasızca İslam'a saldırmaktadırlar. Özellikle Avrupa'da ahlak, insaf ve hukuktan yoksun bir şekilde İslam'ın muazzez elçisine, Peygamberine seviyesiz ve çirkin bir şekilde dil uzatılmaktadır. İslam düşmanlığına dönüşen İslamofobi birçok ülkede maalesef devlet politikası haline getirilmeye çalışılmaktadır. Camilerimiz ve Müslüman kardeşlerimiz ırkçı terör gruplarının hedefi haline getirilmektedir. Bugün bazı ülkelerde devlet eliyle yürütülen ayrımcı, ötekileştirici ve ırkçı uygulamalar esasen doğudan batıya dünyanın her yerinde huzur ve güveni arayan insanlığın umudu olan İslam'ın Avrupa'da yükselişini engellemeye yönelik bir amaçtır. İslam ve Müslüman kelimeleriyle zihinlerde olumsuz tasvirler oluşturmaya yönelik kara propagandalarla Avrupalıların İslam ile tanışmasının ve Peygamberimizin örnekliğiyle buluşmasının önüne ciddi bir önyargı duvarı örme çabasıdır."
Erbaş, İslam'ın dün olduğu gibi bugün de dünyanın huzur ve barışına, insanlığın varoluşu ve anlam anlayışına kılavuzluk edecek tek din olduğunu dile getirdi.
"Dünya Hz. Muhammed'in üstün şahsiyeti ve örnek ahlakı nezdinde İslam'ın hayat veren ilkeleriyle buluşmaya her zamankinden daha fazla muhtaçtır." diyen Erbaş, son Peygambere ümmet olmanın onurunu yaşayan Müslümanların bu saldırılar karşısında hep birlikte güçlü bir duruş ortaya koymaya mecbur olduklarını bildirdi.
aa