Risale Haber-Haber Merkezi
Selçuk Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Nezir Akyeşilmen, İslam’ın demokrasi ile ilişkilerini, çelişkilerini ve uyumluluklarını değerlendirdi.
“Bugün modern çağın değerleri olarak bilinen demokrasi ve insan haklarına İslam bilimlerinde ve Müslüman pratiğinde benzerlerine rastlamak mümkün. İslam dünyasında bugün bu iki değerin eksik olması İslamın bu ihtiyaçlara cevap vermediğinden değil, Farabi’nin ifadesiyle aksine İslama uygun bir model geliştirilemediğindendir.” diyen Akyeşilmen, “İşlerine geldiğinde meşru-gayri meşru eylemlerini İslam kavramları ile meşrulaştıran bu sahte Müslümanlar aslında dine en büyük zararı vermektedirler.” dedi.
Akyeşilmen, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugün siyaset bilimi ve insan hakları literatüründe, özellikle de Batıdaki akademik çevrelerde İslam’ın demokrasi ve insan haklarıyla uyumlu olmadığı şeklinde bir kanaat mevcuttur. Oysa İslam’ın temel kaynakları olan Kur’an ve hadisler tersini söylemektedir. Böyle düşünenler genellikle İslam dünyasındaki otoriter yönetimler ve insan hakları ihlallerini delil olarak göstermektedir. Fakat İslam’ın bu ülkelerdeki siyasi yapıyı belirlemediği gerçeğinden bihaberdirler. Farklı sosyal, ekonomik ve siyasal süreç ve kurumlara sahip olan İslam ülkelerindeki otoriter yönetimler ve hak ihlallerini mantıken İslam ile açıklamak mümkün değildir. Oysa, eğer İslam ana çerçeveyi oluşturmuş olsaydı, o zaman bu ülkelerdeki siyasi yapı bir benzerlik arz ederdi.
Bugünkü İslam dünyasında adil ve eşit sosyoekonomik bir düzen yoksa bu İslam’ın değil, ama onun gerçek öğretilerini ihmal eden Müslümanların hatasıdır. Sayed Khatab, İslam din, etnik, dil ya da başka farklılık gözetmeksizin herkesin insan kardeşliği çerçevesinde özgürlük, adalet ve eşitlikten yararlanacağı bir refah ülkesi öngördüğünü ileri sürer.
Temelde İslam ve insan hakları arasında birtakım tartışmalı konuların ve farklılıkların olması normaldir. İnsan hakları temelde otoriteye karşı insan hak ve özgürlüklerini garanti altına almaya çalışır. Bu hak ve özgürlüklerden bazıları şunlardır: Özgür ve adil yargılanma hakkı, haklar yönünden eşitlik, yaşama, hürriyet ve güvenlik hakkı, işkencenin yasak olması hakkı, mülkiyet hakkı, düşünce, vicdan ve din hürriyeti, ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, kamu kaynaklarından yararlanma hakkı, çalışma hakkı ve eğitim hakkı. Bu hakların tamamı İslam’daki insan haklarıyla örtüşmektedir.
İslam’da şura geleneği, vatandaşın iradesi, biat ve dört halifenin bir tür seçimle işbaşına gelmesi (Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer’in bir şura konseyi tarafından seçilmesi- Hz. Osman’ın seçilmesinde kadın-erkek tüm erişkin Medine halkının karar vermesi, Hz Ali’nin Medine Parlamentosu tarafından seçilmesi karar vermesi gibi nedenlerle bu döneme cumhuriyet dönemi diyenler de vardır) İslam’da bugünkü demokrasi unsurlarının fazlasıyla var olduğunun göstergeleridir. Ayrıca, modern demokrasinin olmazsa olmaları arasında sayılan hukukun üstünlüğü ilkesinin İslam’ın en belirgin ilkelerinden biri olması da önemli bir kanıttır. İslam ayrıca, bugünkü düzenlerin varmaya çalıştığı yargının tarafsızlığı ve adaleti iy bir toplumun temel özelliği olarak kabul eder.