İslâm’dan korkulur mu? Bilinmezse; korkulur!
Bilinse hakîkati; Dosdoğru yol; bulunur.
Bilmediği şeye insan; elbette düşman olur,
Bir de tanıdığında; binlerce pişman olur.
Çiçek gibi verilmeli, kimseyi incitmeden,
Güler yüzle verilmeli, yüzleri ekşitmeden.
Müslüman; güler yüzlü, tatlı dilli olmalı,
O güzel ayinede; şeffaflık bulunmalı.
Yansımalı hakîkatler: hakikî vechesiyle;
Motamot Kur’ân’daki, hakikat kisvesiyle.
Duyunca acısını, çuvaldız kırmak gerek.
Korkutulur çocuklar; Babaya şikâyetle,
Tanıyınca Babayı; sarılır sehâvetle.
İslâmiyet de böyle, tanınsa hakikatiyle;
Sarar tüm insanları; Rabbin merhametiyle.
Evet: Olacak belki; o Fobya’yı kullanan,
İslâmiyet lâfını; duyduğunda kıllanan.
Görüldü ülkemizde, hiç de öyle değilmiş,
İnsan sevgisi imiş; insanlarca sevilmiş.
Cennet adam istiyor; Cehenneme can lâzım,
Yakıtı insan olan; öyle bir mekân lâzım.
Lisan ile söyleyip; yaşasak fiilimizle,
İyi ayine olsak; görünen halimizle.
Gelir o zaman fevc-fevc, İslâm’a dâhil olur;
İslâm’ın güzelliği; herkese zahîr olur.
Lemeât ekseni pek, burda dile gelmedi,
Fobia tartışmasından, ona sıra gelmedi.
Burada; İrtica. Batı’da oldu Fobya,
Haince düşünenler, çektiler ordan kopya.
Fobi gibi gösterildi, yıllar-yılı; Üstadım,
Şükrederim Rabbime; iyi ki O’na rastladım.
Gaflette gezer idim, O’nu bilmeden önce,
Sevdim tüm mahlûkatı, bakınca gözlüğünce.
Önce kendi nefsimizde, fobia’dan kurtulalım,
Her yana Nur saçarak, Yeni Dünya kuralım.