Önümde bir dergi. Akabe cemaatinin en gözde yayın organı. İsmi: Kurani Hayat Dergisi. Son sayı. Dosya konusu: FETÖ. İlk yazı her zaman olduğu gibi -serlevha niteliğinde- Mustafa İslamoğlu’na ait. Ona göre, FETÖ tipi bütün yapılanmaların temelinde “Paralel Din Sapkınlığı” yatıyor. Yine İslamoğlu'na göre FETÖ'nün de temelinde Said Nursi ve Risaleler var. Onun gözünde ülkedeki bütün cemaatler ve tarikatlar potansiyel birer FETÖ adayı. Hangisinin eline güç geçerse FETÖ olur. Kendileri cemaat değil “okul” olduğundan böyle bir tehlike onlar için geçerli değil imiş. CNN Türk'te iflah olmaz bir Kemalist olan Sinan Meydan’ın huzurunda dediklerinin aynısını yazıya dökmüş.
İkinci yazı Prof. Dr. İbrahim Sarmış imzasını taşıyor. Sarmış, üstadı İslamoğlu’ndan daha acımasız, daha insafsız, daha kıyıcı. Ona göre bu coğrafyada yaşayan insanların başındaki en büyük bela (!) FETÖ değil onun esin kaynağı olan Risaleler ve Said Nursi. Bu konuda temkinli ve sağduyulu davranıp Risale-i Nurlara sahip çıktığı için ağır fırçalıyor Diyanet İşleri Başkanı’nı. Hazret, elinden gelse bütün kolluk kuvvetlerini -Tek Parti döneminde olduğu gibi- sokacak devreye. Şükür ki böyle bir yetkisi yok. Hazret, züccaciye dükkanına giren fil misali dağıtıyor her şeyi: Sahih hadisler, tarikatlar, cemaatler, bütün tasavvuf, kelam, fıkıh, siyer… hepsi nasibini alıyor. Bir düşünce şirazesinden çıktı mı o düşüncenin nereye varacağı ve ne yapacağı belli olmaz artık.
Orta sayfalarda ismi lazım olmayan bir itirafçı. Vakti zamanında –güya- nurcu olmuş ve fakat Risalelerin Kur’an ile uyuşmadığını görünce tövbe edip bırakmış Nurculuğu. Ne diyelim hayırlısı olsun! Diğer yazarları söylemeye gerek var mı? Tümü ilk iki yazarın daha kıvamsız bir tekrarı. Hal böyleyken diğer cemaatleri ‘tek sesli ve eleştiriye kapalı’ olmakla itham etmek çok calibi dikkat olsa gerek. Her fırsatta ve her platformda defalarca yazdık, söyledik, belgeledik, ispat ettik: “FETÖ’nün Risalelerle, Said Nursi ile Nurculukla bir alakası yok ve olamaz. Alakasız art niyetli bazı çevreler ille de bir alaka kurmak istiyor” diye avazımız çıktığı kadar bağırdık. Ama görünen o ki herkes bildiğini okumaya devam ediyor.
Tuhaftır, dergide Üstad makamında konuşan İslamoğlu -Risalelere ve Nur Talebelerine yapmış olduğu iftiranın asılsızlığını belgeleriyle kanıtladığımız halde- aynı sözleri hiçbir şey olmamış gibi olduğu gibi tekrar ediyor. Sarmış da aynı metni -hiç sormadan ve sorgulamadan- iktibas ediyor ondan. Mealci/metinselci/modernist ve cemaat alerjisi olan bütün grup ve güruhların tavrı bundan pek farklı değil. ‘Hakikatin merkezine Kuran’ı alıyoruz’ mottosuyla zımnen kendi Kur'an anlayışlarını [Kur'an'dan anladıkları beşeri ürünleri] bizatihi Kur'an gibi telakki edip mutlaklaştırıyorlar. ‘Biz insanları Kur'an’a çağırıyoruz’ ezberiyle aslında insanları kendilerine [yani kendi cemaatlerine] çağırıyorlar. Şunu şimdiden rahatlıkla söyleyebiliriz: Sergiledikleri performans dikkate alınınca yakın gelecekte FETÖ’den boşalan yere Kur'ancı/mealci güruhlar oturacak gibi görünüyor. Yani ortada bir FETÖ adayı varsa şayet bu, cemaatler ve tarikatlar değil “mealci”ler olacak.
Kısacacı Kurani Hayat Dergisi'nin bu son sayısı tam bir facia: Başta İslamoğlu olmak üzere yazarların hepsi söz birliği yapmışcasına FETÖ üzerinden Risale-i Nurları ve Said Nursi'yi acımasızca eleştiriyor. Eleştiriyor ne kelime! İftira atıyor, yıkıyor, biçiyor, eziyor, geçiyor. Yazık ki ne yazık! Korkarım ki ümmet için o çok arzuladığımız ve beklediğimiz “vahdet” tulu etmeye başlarsa afakımızda en büyük köstek yine bu cenahtan gelir. Allah fırsat vermesin!