Felaket tellallığını sevmiyorum ama maalesef dünya her geçen gün kötüye gidiyor. Yaşanan cinayet, vahşet olaylarını duymamak için haber izlemiyorum. Fakat insanız. Gündemden uzak da duramıyoruz. Sosyal medyadan her şeyi öğreniyoruz.
Beni derinden etkileyen ve şu an ülke gündeminde olan iki cinayetten bahsetmek istiyorum.
Birincisi Diyarbakırlı Ramazan Hoca olarak tanınan Ramazan Pişkin, kendisine ait çay ocağında namaz kılarken bıçaklanarak öldürülüyor. Diyarbakır Ulu Camiinde yapmış olduğu konuşmalarla ünlenen ve sosyal medya fenomeni haline gelen Ramazan Hoca’nın bazı videolarına rastlamıştım. Kendi halinde, gariban, kimseye zararı olmayan bir adamdı. Söylediklerini dinleyince, hak vermemek elde değil. Dini içerikli yapmış olduğu konuşmalar acaba kimleri rahatsız etti de Ramazan Hoca’nın canına kıydılar? Katil zanlısı yakalandı yakalanmasına ama savunması hiç de inandırıcı gelmedi bana.
İkinci olay ise, soğukta üşümesin diye arabasına aldığı kişi tarafından üç el silahla öldürülen taksici. Katilin, taksiciyi öldürdükten sonra akıllara zarar yapmış olduğu açıklama ise insanlığın öldüğü nokta oldu. “Soğukta üşümeyesin diye taksiye aldım” diyen taksiciyi öldürdükten sonra katilin pişkin pişkin, “Her insana güvenmeyeceksin” dediği anlar aracın kamerasında görüntülendi.
Taksicilik, gerçekten can güvenliği olmayan bir meslek. Arkana bindirdiğin yolcu her an seni öldürebilir. Çünkü savunmasızsın. Tehlikeyi sezmen mümkün değil. Bu yaşanan olayda da adam cüzdanını çıkarıyor gibi yapıp silahına davranıyor. Neden? Soygun için. Çünkü katil, taksiciyi öldürdükten sonra kısa bir arama yaparak taksicinin cep telefonunu ve kulaklığını alıp kaçıyor. Bunun için bir can kıymaya değer mi?
Vah güzel ülkem. Şimdi neye yanarsın? Suçsuz yere öldürülen taksiciye mi, taksicinin ailesine mi, insanlığın ölümüne mi?
Mehmet Akif’in şu sözleri aklıma geliyor: “Yüzsüzdür insanoğlu, bilmez fendini. Kime iyilik yaptıysan ondan koru kendini.”
Şimdi yol kenarlarında bekleyen, cebinde otobüse vereceği parası olmadığı için otostop çeken öğrencileri, garibanları kim arabasına alabilir?
Şu hikayeyi anımsadım. Çölde devesiyle seyahat eden bir tüccar, yardıma muhtaç bir bedeviye denk gelir. Bedeviye tüm suyunu vermek için devesindeki heybesine yönelince, bedevi onu sırtından hançerler. Ölmek üzere olan tüccar, bedeviye, “Beni burada öldürdüğünü kimseye söyleme” der. Küstahça gülen bedevi, “Birazdan öleceksin hala bunu mu düşünüyorsun?” der. Tüccar da, “Eğer beni burada öldürdüğünü söylersen artık buralarda kimse gerçekten ihtiyacı olan kimseye yardım etmez” der.
Daha güzel bir dünyada yaşamak ümidiyle sevgili okurum. Sağlıcakla kalın.