Sepetteki pamuğu, kovayı, hafızayı vb. bir şeyi doldurmak, tamamlamak bağlamında müdavele, bir tamamlama hali. Devl'den gelen müdavele, devl ile devlet olmaya açılan bir kavram. İçi doldurulacak şey, bir müdavele süreci.
Kova dolacak ki, boşalsın, sepette pamuk olacak ki paylaşsın, dağarcık bilgiyle donanacak ki söylesin, hayat tecrübe ile karılacak ki bir yapıya harç olsun.
Müdavele, bir hazırlık/ ihzariye ikmal ve dolum gerekliliğidir. Asgarisi, öğrenme, anlama ve uygulama düzeyidir. “Yanmayan yakamaz” misali “Ne var ki paylaşsın, ne biliyor ki söylesin”, “Neyi tecrübe etmiş ki çözsün” türünden birçok soru, müdavele alt yapısına cevap arar, işaret eder.
Müdavele, diğer bir tanımla kova anlamına gelir. Kova dolacak; dinleyerek, alarak, koruyarak ve tutarak. Hakikat musluğundan dolacak. İlim ve teknoloji ile deposunu dolduracak, kabına yerleşecek, kabı dolacak ve koruyacak.
Müdavele bir kavramsallaştırma, bir zemin inşası ve tanımlılıkla sorumluluk belirleme hazırlıklarıdır.
Müdavele düzeyine/yeterliliğine sahip olunca, diğer bir muhatabı ve müzakereci ile müdavele-i efkar süreci başlar.
Fikirlerin karşılıklı konuşabilmesi, müzakeresi ve müşaveresi, aynı zamanda muavenetidir de.
Kabı dolu olanlar, yeni kapta/havuzda buluştururlar sermayelerini. Ortak bir havuza boşaltırlar fikirlerini, yaklaşımlarını.
Birlikte istişare ile yeni bir havza oluşur böylece.
Karşılıklı fikirlerin birbirine devl/devr edilmesi, yeni bir devir ve yeni bir başlangıç kimyasının da habercisi.
Ortak havuz, yeni bir karışımdır. Havuzun önceliği ve özelliğine uygun, konu ve süreç bütünlüğü içinde uzmanlığın/ehliyetin fikir kaplarının standardı ile birbirine yeni şeyler üretmeyi doğuracak fikir teatileri bu türdendir.
Bir alanın konu kimyası, bileşenleri ve ham maddeleriyle reaksiyona girerek yeni bir hâl alır.
Bu reaksiyona girme, müdavele-i efkar olarak düşünülürse, bu sürecin çıktıları beklenen ve planlanan yeni değer, terkip , madde ve anlamdır.
Hidrojen, sayısal olarak oksijenden iki kat fazla olmasına rağmen, tek olan oksijenden randevu(!) ister, "Su olalım" diye talepte bulunur. Bu tevazusu ve yeni bir hâl olma, maddenin yeni hâline yolculuk isteğiyle oksijene yaptığı koalisyon teklifi kabul görür.Sayı çokluğunun baskısından kurtulmuş bir eşitlik reaksiyonu sayesinde ikisi birlikte değişimin, yenileşmenin sürecini başlatır ve başarır(!). Boyleve su olurlar. Su gibi, artık hidrojen ve oksijen ile geçmişin farklı temsil ve kimyalarıyla, övgü ve mitolojik rekabete girmeden, gerçekten “bir” olmanın suyu olurlar. Hayata hayat katan birlik suyu. Ben'den çıkışın biz olma suyu ve bilinci.
Bu bağlamda müdavele-i efkâr, hidrojen ve oksijen kaplarında mevcut müdavelenin akma ve birleşme sonucu ortaya çıkan yeni bir efkâr/ fikir/ tanım/ çerçeve bütünleşmesidir.
Birbiriyle fikirlerini paylaşan, zihin kovalarını ortak havuza boşaltan ve artık su ile unu yeni bir karışım/kıvamda buluşturan hamur; yeni bir ürün/imalat aşamasının da hazırlığıdır.
Beraberlik ve birlik olmanın, tekdüze bir tekrar, kişiye bağlılık, ona dönüşme olmadığı; tam tersine her fıtrat kabının kendi yetenek hacmini ve kimyasını, diğer bir kaptaki ayrı şeye tamamlayan ham/maddelerle ve manalarla bir araya gelme, sürece girme kabulü ve değişim talebidir. Yeniden yeniye yeni bir karışım, yeni bir sonuç elde etmedir.
Oranların ve etki değerlerinin her kabın kendine göre farklı, hatta bazı özelliklerin daha avantajlı ve cazip gibi görünmesi, tartılacakları kantar ve kullanım oranlarının dengesi ve standardını değiştirmez. Çünkü, eşit şartlarda ama farklı özellikleriyle reaksiyona girip, sonuçta yeni bir ürün olarak aksiyon oluştururlar.
Müdavelesi/mukavelesi/muahedesi olan farklılıkların ayrı kaplarına ve özelliklerine diğerini çağırmak ve kendine benzetme beyhudeliği yerine, yeni bir talep ve ihtiyacın ikliminde yeni bir ortamı çatı yaparak makro amaç ve hedef birliğini sağlamaları, müdavele-i efkarın başarısı olacaktır.