Halk TV’de yayınlanan ‘İsmail Saymaz ve Kadri Gürsel ile Konuşmasak Olmaz’ programında konuşan Saymaz, tarikat ve cemaatlerin kapatılması konusunun ‘çetrefilli bir mesele’ olduğunu söyledi.
Saymaz, “Ben bu çağda bu yasağın uygulanacağını düşünmüyorum. İnanç hakkı bağlamında da bunun doğru olmadığını düşünüyorum. Çünkü, 1925 sayılı tekke ve zaviyeler kanununda yasaklanan sadece Sünni cemaat veya yapılanmalar değil. Mesela o tarihlerde tarikatlar, şeyhler, çelebiler de yasaklanıyor yani bu kanunu birebir uyguladığımızda cemevleri de kapatılır, dedeler, babalar da kapatılır. Sadece Sünni tarikatlara uygulanmaz.
"O kanun konduğunda Türkiye’de cemaat realitesi yoktu. Çünkü çok sonra Nurculuk veya diğer cemaatler doğdu. Bir de neden sadece Sünni cemaatlere uygulansın ki çünkü onun dışında Türkiye’de Şafi mescitler yeni yeni Şii mescitleri ve camileri var. Cemevleri var, Bahailik gibi yeni dinler var Türkiye’de. Bunların hepsini peşinde mi koşacak devlet yahut bunlar sabit bir adres tutmaz da sosyal medya üzerinden propaganda yaparlar. Şimdi devlet takip mi edecek bu bana mantıklı gelmiyor. Bu çağda doğru da gelmiyor mümkün de değil.
"Onları daha fazla merdiven altına itmek onları daha fazla cazip hale getiriyor. Ne yapılması gerekir? Ben tarikat ve cemaatlerin yasal alana çekilmesinin, her birinin bir vakıf etrafında düzenlenmesinin mantıklı olduğunu düşünüyorum ve faaliyet alanı sınırlandırılmalıdır. Faaliyet alanı yardımcı dini hizmetler kaydı ile sınırlandırılmalıdır çünkü vakıflar yasasında bu var. Vakıf senedinde faaliyetler yazar bunun dışına çıkarlarsa kapatılırlar. Bir yasa etrafında kurulan cemaatin veya tarikatın mülkleri takip edilir, insan kaynakları takip edilir, nüfusu takip edilir.”