Isparta Belediye Başkanlığının himayesinde Isparta’da geçen yıl da açılan kitap fuarı bu sene 1 Mart 2019 Cuma günü açıldı. Açılışa milletvekilleri, kültür ve sanat adamları katıldı. Kitabın ilahi kudsiyetine göre semadan indirilmesi onun arkasından koşmayı gerektirir. Kitap ne olursa olsun insanın en önemli eylemi olan konuşma ve yazmaya dönük olması ile okuma ve yazmanın da bizzat Allah tarafından övülmesi ve kutsanması, kitap ve ona bağlı ilişkilerin de önemsenmesini gerektiriyor. Semadan inen üç büyük kitabın ulülazm peygamberler kanalıyla insanlara açılması da olayın bir başka yanı. Kitap kimlik olarak düşünmeye gerek yok. İnsan, kitap, öğretmen ve okumak üçlüsü içinde eğitime dönük yaşaması gereken bir varlık.
Isparta Belediye başkanının kitap fuarlarını önemsemesi ve katılması insanlarla konuşması, öğrencilerle birlikte değerlendirmeler yapması kişiliğinde kitabın ve kitabi ilişkilere önem verdiğini gösteriyor. Ne olursa olsun hangi siyasi kulvarda olursa olsun kitapları bir tevhid köprüsü olarak görmek bizim varamadığımız bir vadi. Halbuki kitapta, ve kitaplarda buluşmak bizi ancak kültür toplumu yapabilir. Toplumu politizasyondan ve hap gibi hazır fikirlerden kurtarmak için kitap önemli ama ne hikmetse Türkiye’deki fikir grupları her ne kadar kitabı önemseseler de politisazyon birinci babda yer aldığı için kitabi ilişkiler sözde kalıyor. Üniversitede en zor şey öğrenciye kitap okutmak, kitap okumayan öğrenci kompirme fikirlerin tesiri altında kalıyor. Belli bir yaşa kadar bu hazır kalıplar ile tatmin olsa da daha sonra boşluklarını görüyor fakat zaman ve zemin artık onları doldurmayı imkansız kılıyor.
Kitap fuarında Mehmet Ali Bulut Beyefendi’ye rastladım. Hayat Yayınlarının standında bulunuyor ve kitaplarını imzalıyordu. Konuşmaya başladık, tahminen otuz yıl önce Van’da benim bir sohbetimi dinlemiş ve vurulmuş. O kadar etkilenmiş ki o gün “keşke bu adam bütün işini bıraksa da sadece Bediüzzaman’ın eserlerini şerhetse“ demiş. Sonra benim Risale Haber’de yazı yazmamdan ötürü İsmail Benek Bey’e benimle ilgili övücü sözler söylemiş. Ben zaten onun benim şerh ve yorum konusundaki fikirlerimi, farklılığımı bildiğim için Bulut’un sözleri beni hem üzdü hem de yaramı deşti. Orada bir söz söyledi “ne kadar farklı karakterler varsa onları hayatın köşelerine itmek.” İşte buna üzülüyorum dedi. Bediüzzaman’ın davasını gerektiği şekilde büyütmeyen bu bir takım insanların tepede karteller, gasıpane tavırlar ve gruplar oluşturmasıdır. Bir iş ehlinin elinde değilse elbette insanlardan gereken ilgiyi görmez. Bana “Seni Isparta’da başları üzerinde gezdirmeleri lazım“ dedi. Ben de gülerek geçiştirdim bahsi.
Mehmet Ali Bulut dar bir dünya ve grup mantığı ile tam zayi olup gidecekken kendini nasıl farklı ve verimli bir kulvara attığını anlattı, örnekler verdi. Ama kitaplarına baktım özellikle beş romanı Roman flue tarzında yani birbirini takib eden nehir roman tarzında yazmasına sevindim. Kabuğunu bir kenara atmış ülke çapında hatta daha başka ülkelerde de ihlasından ve samimiyetinden ötürü kendini kabul ettirmiş, eleştirileri onu ileri götürmekten alıkoymamış özel bir karakter ve yazar.
Nurdan Damla’nın kitaplarını da orada gördüm: Mehmet Ali Bulut Beyefendi, onun özellikle Hatice ve Zeynep romanlarının teknik ve tematik oluşumunda yaptıklarını anlattı ben memnun oldum. Nurdan Damla, Hatice romanı ile Resulullahın muhterem eşini Flaubert tarzında çok nesnel ve görsel bir roman yazmış. Ben bunu ders kitabı olarak okutmuştum. Romanınız Nurdan Damla ile çok yeni bir damak yakalamış sağolsunlar. Allah benzerlerini çoğaltsın.
Bir yazara rastladım Mehmet Kemal Erdoğan isimli. Üstadın arkadaşı Eşref Sencer Kuşcubaşı ile ilgili yine aynı isimle bir roman yazmış. Bediüzzaman, Akif, Kuşçubası ve Osmanlının kalburüstü zevatı imparatorluğu yıkılmaktan kurtarmak için çalışmışlar. Osmanlı imparatorluğu coğrafyasında dolaşmışlar, hatta denizaltılarla. Bediüzzaman bu seyehatlerden bahsetmiyor. İnanılmaz bir büyük adam Bediüzzaman. Önce Osmanlıyı kurtarmak için çırpınmış, 31 Mart’ta hedefin padişah olduğunu sezmiş. Okyanus dalgaları gibi üzerine atılmak istemiş bakmış imkansız üzgün olarak geri çekilmiş. İmparatorluk yıkılmış ondan sonra Türkiye’yi kurtarmak için bir yanda Üdebasının portrelerle yeni bir insan tipi ortaya çıkarmaya çalıştığı dönemde Halide Edip, Namık Kemal, Ahmet Mithat, Yakup Kadri bir kurtarıcı model tip yapamamışlar. Bediüzzaman bir model tip ortaya çıkarmış. Allah’a kul Resülüne ümmet ve geleneksel ve modern kültürden din felsefe ve ilim yorumları ile evreni yorumlayan bir karakter ortaya çıkarmış. Anlayana… Büyük insanlar ama kör ve sağır Türk aydını gözü görmez kulağı işitmez ayağı topal siyaset ile bunlar olmaz. Bakalım ne olacak yoksa eğer bir nesil yoksa bu çökük ve kültürel ve dini açıdan çözülmüş nesiller bu milletin geleceğini götüremez.
Mehmet Kemal romanında Bediüzzaman’dan da bahsetmiş. Hem Osmanlı hem Türkiye’yi kurtarmaya çalışan bu büyük dava adamını inşallah gelecek nesiller daha iyi anlayacaktır. Bir baştakiler anlasa. Böyle bir roman yazdığı için teşekkür ettim yazara.
Zaman zaman Risale Haber‘de yazıları yayınlanan Hasan Tanrıverdi’nin Duvaktaki Gözyaşı isimli romanını ve sayın yazarını baş başa gördüm, hatıralarımızı yadettik. Romanı evlilik ilişkilerinden hayatın kısmen trajik yapısına kapılar açan bir kitap, kendisini tebrik ediyoruz.
Kitap fuarı yine devam edecek, ayın 10’una kadar açık Isparta için büyük bir nimet.