Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), İsrâ Sûresi 26-30. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
26 . Akrabâya, yoksula ve yolda kalmışa da hakkını ver; fakat isrâf ederek saçıp savurma! (*)
27 . Çünki saçıp savuranlar, şeytanların kardeşleridirler. Şeytan ise, Rabbine karşı çok nankördür.
28 . Eğer (bir şey verecek durumda olmayıp) Rabbinden ümîd ettiğin bir rahmeti (rızkı) aramak için onlardan (o hak sâhiblerinden) (**) yüz çevir(mek mecbûriyetinde kal)ırsan, artık (elime geçerse veririm, ma‘nâsında) onlara yumuşak bir söz söyle!
29 . Hem elini boynuna bağlı kılma (cimri olma); onu büsbütün geniş davranarak da açma! Yoksa, kınanmış ve pişman bir hâlde oturup kalırsın.
30 . Şübhesiz ki Rabbin, dilediğine rızkı genişletir ve (dilediğine de) daraltır. Muhakkak ki O, Habîr (kullarından hakkıyla haberdâr olan)dır, Basîr (onları hakkıyla gören)dir.
(*) “İktisad, ni‘mete güzel ve menfaatli bir ihtiramdır (hürmettir). İsrâf ise, ni‘mete çirkin ve zararlı bir istihfaftır (hafife almadır).” (Tılsımlar, 24. Mektûb, 66)
(**) Burada zikredilen “hak sâhibleri”nden murad, 26. âyetin meâlinde zikredilen akrabâlar, yoksullar ve yolda kalmış kimselerdir. (Celâleyn Şerhi, c. 4, 309)