Bismillahirrahmanirrahim
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ (Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah’ın adıyla.)
وَضُرِبَتْ عَلَيْهِمُ الذِّ لَّةُ وَالْمَسْكَنَةُ (“Böylece onların üzerine bir zillet ve yoksulluk damgası vuruldu.” Bakara Sûresi; 2:61.) âyet-i celilesinin bir nüktesi
Aziz Nur kumandanı ve Kur’ân’ın hâdimi kardeşim Refet Bey,
Yahudi milleti hubb-u hayat ve dünyaperestlikte ifrat ettikleri için, her asırda zillet ve meskenet tokadını yemeye müstehak olmuşlar.
Fakat bu Filistin meselesinde; hubb-u hayat ve dünyaperestlik hissi değil, belki enbiya-yı Benî İsrailiyenin mezaristanı olan Filistin, o eski peygamberlerin kendi milliyetlerinden bulunması cihetiyle, bir cihette bir ehemmiyetli hiss-i millî ve dinî olmasından, çabuk tokat yemiyorlar.
Yoksa, koca Arabistan’da az bir zümre hiç dayanamayacaktı, çabuk meskenete girecekti. (On Dördüncü Şuâ, Muhtelif Mektuplar)
Bediüzzaman Said Nursi
SÖZLÜK:
enbiya-yı Benî İsrailiye : İsrailoğullarına (Yahudilere) gönderilen peygamberler
dünyaperestlik : dünyayı taparcasına sevip âhirete gereken önemi vermemek
hiss-i millî ve dinî : dinî ve millî his
hubb-u hayat : hayatı, yaşamayı sevmek
meskenet : miskinlik, yoksulluk
müstehak : hak etmiş, lâyık
zillet : alçaklık, aşağılık