İsrail'de aşırı sağcı kimliğiyle öne çıkan politikacı Moşe Feiglin'in 2015'te kurduğu ve 9 Nisan'daki seçimlerde parlamentoya girmesi beklenen Zehut Partisi'nin siyasi programı, Filistinlileri ve kutsal mekanları tehdit ediyor.
Radikal eğilimli Zehut'un, geçen haftalarda parlamentoya girecek aday partiler arasında güçlü bir şekilde yerini alması, seçimlerden sonra teşekkül edecek yeni parlamentonun siyasi haritasını ve Filistin meselesinin gidişatını belirleyecek.
Moşe Feiglin'in partisinin bu seçimlerde parlamentoda 4 sandalye kazanması bekleniyor. Başbakan Binyamin Netanyahu'nun yeni hükümeti kurması durumunda ise Zehut'un yeni siyasi oluşum içinde yer alacağı tahmin ediliyor.
Tek halka tek devlet
Partinin 5 adımdan oluşan siyasi programı, İsrail ile Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) arasında 1993'te imzalanan Oslo Anlaşması'nı sona erdiriyor ve Filistinlilerin bu ülkedeki varlığını tanımıyor.
"Tek halka tek devlet" adı altında alternatif siyasi bir plan ortaya koyan partinin programı, devletin Yahudi kimliğine bağlılık esası üzerinde yoğunlaşıyor. Buna binaen parti, "İsrail toprağının, ilahi bir kararla, sadece İsrail halkının mülkü olduğunu" iddia ediyor.
Parti programına göre, "Uluslararası kanunlar, Yehuda ve Samiriye bölgesinin (Batı Şeria) Yahudi devletine tahsis edildiğini kabul ediyor. Ülkenin demografik yapısı da Yahudilerin lehine işliyor. 2035 yılına gelindiğinde Yahudilerin yüzde 80'inin (Akdeniz'den Ürdün Nehri'ne kadar) İsrail'de yaşaması bekleniyor."
Filistinlilerin Batı Şeria'dan tehcir edilmesi konusunda parti, Arapların çoğunluğunun (Batı Şeria'dakiler) göç etmeyi istediğini ve pek çoğunun da filen göç ettiğini savunuyor.
4 aşamalı göç planı
Parti göçün gerçekleşmesi için 4 aşamalı bir plan öneriyor. Birinci aşama, Oslo Anlaşması'nın feshedilmesi ve Filistin'in hukuki statüsünün anlaşma öncesine döndürülmesini, ikinci aşama, FKÖ'nün 1982'de Lübnan'dan çekilmesine benzer şekilde teröristlere (Filistin yönetiminin kadrosu) barışçıl bir şekilde çekilmeleri teklifinde bulunulmasını öngörüyor.
Planın üçüncü aşamasında İsrail ordusunun, 2002'de Koruyucu Kalkan harekatında yaptığı gibi bölgeyi (Filistin toprakları) kontrol altına alması ve İsrail devletinin ülkenin tamamında hakimiyet sağlaması, bunun yanı sıra sadece İsrail askerlerinin, polisin ve Yahudi yerleşimcilerden ruhsat verilenlerin silah taşımasına izin verilmesi, dördüncü aşamada da Batı Şeria'da ikamet eden gayri-Yahudilere 3 seçenekli bir teklifte bulunulması öngörülüyor.
Bu seçeneklerden ilki göç konusunda yardım sunmayı içeriyor. Buna göre devlet, mülklerini satmak isteyen vatandaşa yardımcı olacak ve seçecekleri yere göç etmeleri konusunda kendilerine yardım edecek.
İkinci seçeneğe göre, İsrail'de yaşamak ve ona olan bağlılıklarını açıklamak isteyenler, Yahudi devletinde daimi mukim statüsü kazanacak.
Üçüncü olarak da, devlete sadık vatandaş olma ve askerlik hizmetini yerine getirmeyi isteyenler, kapsamlı ve uzun sınav sürecinin ardından tam vatandaşlığa geçebilecek.
Parti programı ayrıca, "İsrail halkının, gerçek kimliğini benimseyip, kendisini kendi ülkesinde işgal gücü olarak görmekten vazgeçtiğinde dünyanın geri kalanının da bu mücadelenin peşini bırakacağını ve İsrail'in hukuki egemenliğini tanıyacağını" savunuyor.
Kudüs ve Mescid-i Aksa
Kudüs ve Mescid-i Aksa'yla ilgili de radikal kararlar içeren parti siyasi programına göre, "genel olarak Kudüs, özel de ise Tapınak Tepesi (Mescid-i Aksa) Yahudi ulusal varlığının nesiller boyu devam eden özü" olarak gösteriliyor.
Programda şu ifadelere yer veriliyor:
"Buna binaen Kudüs'te ikamet edecek olanlar, İsrail'in egemenliğini kabul edecek kişiler olacak. Bu doğrultuda, kentin sınırlarını doğu ve kuzey yönünde genişletmek (Büyük Kudüs) mümkün olacak. Büyük Kudüs kenti Beytüllahim, güneyde Gush Etzion Yahudi yerleşim birimi, batıda Beit Shemesh ve Modi'in, kuzeyde Ramallah doğuda da Ma'ale Adumim ve Eriha'yı içine alacak."
"Hükümet binası, parlamento ve Yüksek Mahkeme binalarını kentin batısından Tapınak Tepesi'ne sınırı olan bölgelerdeki Eski şehre kaydırmak için çaba sarf edileceğini" belirten parti Mescid-i Aksa üzerinde de İsrail'in hakimiyeti tezini ortaya atıyor.
Partinin programının Mescid-i Aksa'yla ilgili kısmında şu cümleler yer alıyor:
"Tapınak tepesi dini bir mücadelenin merkezi değil bilakis tüm ümmetin atan kalbidir. İsrail'in, söz konusu tepeyi Kudüs Vakıflar İdaresine teslim edip bu mekan üzerindeki hakimiyetini kaybetmesiyle devlet olarak uluslararası meşruiyetini kaybetmesi arasında doğrudan bir ilişki söz konusu. Parti, İsrail'in bu tepe üzerinde yeniden hakimiyetini kurmasını en üst düzeyde ulusal bir görev olarak addetmektedir. Bu bağlamda, Vakıflar İdaresi'ni ve İsrail egemenliğine tabi olmayan yabancı kurumları Tapınak Tepesi'nden uzaklaştırmayı planlıyoruz."
Aksa'nın olduğu yere sinagog inşa etme planı
Parti, "İsrail polisinin, Mescid-i Aksa'nın şu an olduğu gibi sadece kapılarında değil tamamında ve daimi olarak konuşlanacağını, günün her saati ve hiç bir sınırlama olmadan söz konusu mekanın ziyaret edilebileceğini, İsrail vatandaşlarının buradaki güvenliğinin teminat altına alınacağını ve Yahudilerin hiç bir çekince duymadan buraya ulaşmalarına izin verileceğini" vaat ediyor.
Parti ayrıca, kutsal mekanların korunması kanunu gereği, Tapınak Tepesinin, Büyük hahamlığa teslim edilmesini ve Yahudi ibadetlerinin burada Yahudi kanunları doğrultusunda düzenlenmesini planlıyor. Aynı şekilde, Mecsid-i Aksa'nın olduğu yere bir Yahudi sinagogu inşa edilmesi ve Tapınak Tepesi'nin halihazırdaki kısıtlamalardan olmaksızın arkeolojik çalışmalara açılması öngörülüyor.
AA