Şark ufuklarında uzak bir sâhili ablukaya alan fırtınanın dehşetini seyreden yolcuların yüzlerinde korku ve endişeden eser yok:
Hem çok uzaktalar, hem gemileri çok büyük ve sağlam. Yıldırımlar yıldırımları kovalıyor; hırçın dalgalar dövüyor kayalıkları. Güvertedeki yolcuların kulaklarında dalga seslerine karışan canhıraş kadın ve çocuk feryâtları; şaraplarını yudumluyorlar neş'e içinde. Gazze kıyılarında zulmün, savaşın, sefâletin ümitsizliğe boğdurduğu mazlum Filistin Halkının avaz avaza yorgun, çâresiz ve me'yus çığlıkları yükseliyor... Kimin umurunda!
Gemilerinde Filistin halkının altmış küsur yıllık felâketini seyredenler, Mavi Marmara Gemisi'nin yolcuları değil, bütün bir insanlık... Batılı düşmanlarının oyunlarına aldanıp yıkılmasına seyirci ve destek oldukları Osmanlı'nın târih sahnesinden düşmesinden sonra bölük pörçük olan İslâm dünyası, acz ve gaflet içinde. Uyanma emareleri, yakın bir gelecekten çok, uzak bir istikbâlin müjdesi gibi...
Batı, her zamanki Batı: Menfaatperest, İslâm'a düşman, korkak, yalancı ve merhametsiz... Batı'nın İsrail muhabbeti iki sebebe dayanır: Birincisi, İslâm düşmanlığında hemfikir olması; diğeri, İslâm dünyasının böğründe menfaatlerinin bekçiliğini yaptırmak arzusu. "Antisemitizm" endişesi ise yalandan ibaret. Hıristiyan Batı, iki bin yıldan beri kendi içinde, kendi coğrafyasında hep Yahudi düşmanı oldu, bugün de düşmandır.
İsrail'e yakışmayacak bir zulüm ve alçaklığı tasavvur, imkânsız: En korkunç zulümler, en dehşetli alçaklıklar, mümkün... Mümkün ne kelime! Sıradan, şaşılacak hiçbir tarafı olmayan âdiyattan.
İsrail'in zulüm ve alçaklık için meşru zemin ve sebep aramaya ihtiyacı yok. Kurulduğu günden beri meşrûiyyet endişesi taşıyan tek icraatını söyleyebilir misiniz? Hayır... Çünkü bütün hissiyatıyla bâtıl bir inanca yapışmış; kayalığa sıkı sıkıya yapışan midye yığınının hayatta kalma insiyakından daha kuvvetli ama daha şuursuz bir yapışma.
İsrail, bozulmuş bir dinin şekillendirdiği câni ve korsan bir devlet. Her Yahudi'ye göre, Yahudi üstün ırktır. İnsanlığın gerisi, onlara kayıtsız şartsız hizmet etme mükellefiyeti olan mahlûkât, iki ayaküstünde yaşayan hayvan sürüsü. Bahtiyarlığı, Yahudi için çalışmak. Bedbaht olanlar, Yahudi'ye hizmeti dokunmamış olanlardır. Bu bedbahtlara Yahudi'nin yapabileceği tek şey; şerefli elleriyle ölüm bahşetmek.
Yaralarımızı sarmaya mecburuz. Düşmanın yardımı, biz güçlüysek yardımdır. Zayıfa, düşmandan yardım gelmez; bir verse bin alır karşılığında. Kuvvetli olmalıyız. Menfaatleri iktiza ettiği için İsrail'in yanında yer alan ABD ve Batılılar'a verebileceğimiz en büyük ders, menfaatlerine zarar vermektir. Maddeperest bu sürünün anlayacağı dili konuşmalıyız: Menfaat...
İslâm dünyasını bütünüyle ABD ve İsrail mallarını boykota ikna etmenin bir yolu olmalı. Nefsimizden başlayarak büyük bir dalganın hareket noktası olabiliriz: Suya atılan ilk taş gibi. Emin olunuz, dünyevî menfaatlerinin İsrail'den çok İslâm dünyası ile birlikte hareket etmekte olduğunu gören Batı, bu ileri karakolunu zapturapt altına alacaktır. Ama sofralarımızda Coca Cola şişeleri, sırtımızda İsrail urbaları olduğu müddetçe; çok ağır bedellerle çok az yol alabiliriz. Allah şuur ve iz'an versin.
Bugün