Hepimizin etrafında tabak elinde dolaşan anneler vardır. Bağıra bağıra çocuğa yemek yedirmeye çalışırlar. Bağırır, çağırır hatta çok sinirlenince döverler. Biliyorum ve gördüm ellerini bağlayıp ağzına zorla kaşığı sokan anneleri. Ya da saatlerce oyunla yemek yedirmek için uğraşanları.
Günün büyük bölümünü diğer öğünde ne yedireceğini ve nasıl yedireceğini düşünen anneleri. Hayatlarını iyi anne olmaya adamışlardır , iyi annelik şartını çocuğun üstünde kurdukları kontrol gücüne,sağlıklı çocuğun göstergesini de çocuğun kilosuna bağlamışlardır ....
Diğer çocuklarla kıyaslanır durur çocuk . Anneler; çocuğun fiziksel özelliklerini önemsemeden cüsseli, gürbüz bir çocuk beklenti istek ve hayallerini hep korurlar.. Belki bu hayaller, belki annenin titizliği ya da yalnızlığı ya da problemlerden kaçışı her ne derseniz deyin, her ne sebeple olursa olsun doğallığı bozulan yemek yeme alışkanlığı ilerde ciddi yeme problemlerine neden olabiliyor.
İlk günlerde bebekler dış dünyayla ilişkisinde ve fiziksel varlığının devamında anneye bağımlıdır. Doğumun ilk iki, üç yılında bu simbiyotik ilişki(ortak yaşam) giderek azalmaya başlar. Genel olarak çocuğun fiziksel ihtiyaçları giderilirken kullanılan iletişim şekli, gelecekte dış dünyayla ilişkisinin temelini oluşturur.
Çocuk büyüdükçe; fiziksel ve ruhsal olarak bağımsız hareket edebilme ve karar verebilme becerisini kazanır. Çocukta yemek yeme becerisi çocuğun ayrışmasında,ve kendi kendini kontrol edebilmesinde önemli adımlardan biridir. Ebeveynler ise çocuğun bu özerlik dönemini farklı nedenlerle kabulde zorlanıyorlar. Bu bağımsızlığı reddedişin çeşitli nedenleri olabiliyor elbet. Kimi anneler hızlıca yedirip bitirmenin derdinden,kimi anneler etrafın kirlenmesinin endişesinden,kimi anneler de çocuğunun az yeme korkusundan yemek yeme özgürlüğünü çocuğa bırakmak istemiyorlar. Anne çocuk ilişkisinde zaman içinde bu durum çatışmaya baskı ve öfkeye neden olabiliyor.
Çocuğu beslerken kullanılan dil ve gıdaya yüklenen anlam ; gelecekte çocuğun gıdayla olan ilişkisini biçimlendiriyor. Baskı, şiddet ve zorlamayla yedirilen yemek gelecekte olumsuz duygularla yemeğin eşleşmesine ve baskı olmadığı durumlarda bile yemeği gördüğünde hoş olmayan duyguların canlanmasına neden olabiliyor. Çocuk; baskıcı yada aşırı ilgili ebeveyn tutumlarına genel bir tepki olarak yeme problemi yaşayabiliyor ve çocuktaki bu tepkiye karşı ebeveyn baskıyı artırarak döngüsel bir sıkıntıya neden olabiliyor. Şu halde yeme problemleri incelenirken mutlaka ebeveyn tutumları da incelenmelidir.
Aslında yeme alışkanlığının kazandırılması için önemli kritik evreler vardır. Sütten kesme yada ek gıdaya geçme dönemleri kritik evrelerdendir. En fazla 6 aydan sonra ek gıdaya geçilmesi önemlidir. Çocuk gelişimine uygun aylarda gerekli yiyeceklerle tanıştırılmalıdır. Bu durum anne ve çocuk için zor bir dönem olabilir ancak bebeği çok zorlamadan aralıklarla alıştırmalara devam edilmelidir. Aşırı ilgili anneler ise tüm besinleri karıştırıp, öğüterek çocuğun yeme işini kolaylaştırdıklarını düşünebilirler. Bu durumda çocukta geliştirilmesi gereken ağız çene hareketleri, ısırma, yutma gelişmiyor. . Üstelik yiyecekler, lezzetsiz, karışık ve tatsız olabiliyor. Çocuğun damak zevkinin gelişmesine de engel oluyor. Taneli yiyeceklere uygun gelişim döneminde alıştırılmayan çocuk, taneli yiyeceklerle karşılaşınca öğürme, ağızda bekletme ve kusmaya gibi yeme problemleri yaşayabiliyor. Dolayısıyla çocuklarda bu durum iştahsızlığa neden olabiliyor.
Çocuğun yeme alışkanlığının gelişmesinde yapılması gereken bazı kritik önlemler vardır.
• Yemek yemede kontrolün çocuğa verilmesi ve çocuğun açlık tokluk sinyallerinin iyi değerlendirilmesi önemlidir.
• İstediği miktarlarda istediği kadar yemesine izin verilmeli ve zorlanmamalıdır.
• Kendi başına yemek yemesi cesaretlendirilmeli arada küçük yardımlarla desteklenmelidir.
• Sevmediği yiyeceklere karşı zorlanmamalı bir süre bekledikten sonra tekrar denenmelidir.
• Sevmediği yiyecekleri değişik usullerle pişirmek ve ilgi çekici kaplarla sunmak işi kolay hale getirilebilir.
• Çocuğun ailesiyle masaya oturması ve yemek yemesi çocuğun görgü kurallarını öğrenmesi ve uygulaması açısından önemlidir. Üstelik ailenin bir üyesi olma duygusu kendini değerli ve güvende hissettirebilir.
• Masa da çocuğa iyi örnek olunmalı gereksiz tartışma ve gerginliklerden kaçınılmalıdır. Gerginlikler çocuğun iştahını kaçırabilir.
• Çocuk yemek yemediği zaman ona ilgi gösterilmemeli ve öfkeyle bakılmamalıdır.
• Yemek yemediği takdirde öğün aralarında yiyecek verilmemelidir. Yemek yemeyen çocuğa bir süre sonra verilen yiyecekler; diğer öğünde iştahsızlığa neden olabilir. Çocukta da uygun yeme alışkanlığının gelişmesini engeller.
• Çocuğun kişilik gelişimi, en az fiziksel gelişimi kadar önemlidir Çocuk bir öğün aç kalmaktan zarar görmez ancak öfke ,bağırma yada yalvarma çocukta psikolojik sıkıntılara yol açabilir.
• Tutarlı ve kararlı olmak çocuğun her türlü eğitiminde önemlidir.
Dünya Bülteni