Ömer Çelebi'nin haberi:
RİSALEHABER-İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi amfi-1 salonunda “Ötekisiz Toplum” konulu bir panel düzenlendi. Panelde konuşma yapan araştırmacı-yazar Safa Mürsel “Bediüzzaman ötekileştirmenin hakikaten çok müstesna bir baskısını yaşamış ve yaptığı hizmetleriyle ötekileştirici bir baskının altına alınarak kontrol edilmek istenmiştir.” dedi.
Fikir Akademisi ve Genç Hukukçular Kulübünün ortaklaşa tertiplediği panelin oturum başkanlığını İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Usul Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Abdurrahim Karslı yaptı. Panele araştırmacı-yazar Safa Mürsel, Has Parti genel başkan yardımcısı Mehmet Bekaroğlu, sosyolog Doç. Dr. Ferhat Kentel ve yazar Tarık Tufan konuşmacı olarak katıldılar. Oturum başkanı Abdurrahim Karslı; öğrencilerin böyle bir organizasyon yapmasına sevindiğini ifade ederek ötekiler meselesini konuşmacıların farklı yönleriyle anlatmasını ve bu sıkıntıların çarelerini söylemelerini istedi.
Bediüzzaman’ın ötekileştirme konusunda görüşlerini dile getiren Safa Mürsel, ötekiler konusunun tarih boyunca hep olduğunu Bediüzzaman’ın hayatında her zaman ırkçılıkla itham olunarak ötekileştirildiğini ifade etti. Mürsel konuşmasına şöyle devam etti:
“Bediüzzaman’ı itham edenler resmi ideolojiyi kabul etmesi halinde baskılardan kurtulabileceğini belirtmişler, eğer benimsemezsen bizim gibi düşünmeyenleri ezeriz ya bize uyarsın ya da cezanı çeker bedelini ödersin şeklinde açık tehditlere maruz kalmıştır. Bu tehditlere karşı verdiği cevap son derece önemli ve anlamlıdır: “Hayat-ı içtimaiye-i beşeriyede bir çığır açan, eğer kainattaki kanun-u fıtrata muvafık hareket etmezse, hayırlı işlerde ve terakkide muvaffak olamaz. Bütün hareketi şer ve tahrip hesabına geçer.” demiş yani özlük kimliği ile toplumun asırlık gerçeklerine ve değerlerine aykırı olarak haksızlık ve zulüm üzerine düzen kurulamayacağını belirtmiştir.
"Bediüzzaman Uhuvvet Risalesi diye bir risale yazmış, ne zaman yazmıştır biliyor musunuz? 1946. Uhuvvet Risalesi kardeşlik risalesi demektir yani insanların toplumsal dayanışma ve bütünleşmede kardeşlik duygusunu harekete geçirmek olan inancını ve ihtiyacını hissederek bu eseri yazmıştır. 1946 senesi, çok partili dönemin hayata geçirildiği dönemin başlangıcıdır. Bediüzzaman siyasi partiler ayrışmasında toplumun her şeye rağmen temel dinamiklerini muhafaza etmesi, barışçı-dayanışmacı bir toplum özelliğini koruyabilmesi için partiler de görüşler de farklı olsa toplumun bütünleşme vurgusunu azami ölçüde dikkate almış ve toplumun farklılıklarına rağmen bu kitabı yazabilmiştir.”