Uzmanlar, İstanbul’da yaşanabilecek 7 ve üzerindeki bir depremde onbinlerce insanın hayatını kaybedeceği ifade ediyorlar.
Türkiye’de zaman zaman yaşanan depremlerin ardından gündeme gelen kentsel dönüşüm ve depreme dayanıklı yapıların inşası bir süre güncelliğini korusa da maalesef bir süre sonra unutuluyor.
İstanbul başta olmak üzere ülke genelinde depreme dayanıklı olmayan yapıların depreme dayanıklı hale getirilmesi veya yeniden inşa edilmesi hayati önem taşıyor.
Türkiye'de yaşanan her deprem sonrasında ise İstanbul’da meydana gelebilecek deprem ve senaryoları da masaya yatırılıyor. Ancak bunca konuşulanlara rağmen yeterli bir çalışma yapılmıyor.
İstanbul’da yaşanabilecek olan depremlerle ilgili İLKHA muhabirine değerlendirmelerde bulunan deprem uzmanı Kadir Sütçü, kentte olabilecek büyük bir deprem riskine karşı topyekun bir seferberlik ilan edilerek, yapıların sağlamlaştırılması gerektiğini, aksi halde büyük bir felaketin yaşanabileceği uyarısında bulundu.
"Sağlam yapılar yapmazsak bizi her zaman felaketler bekleyecek"
24 Ocak'ta Elazığ’da yaşanan depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara da acil şifalar dileyerek konuşmasına başlayan Sütçü, "Depremlerle yaşamasını öğrenmeliyiz. Bu hayatın bir gerçeğidir. Depremlerin küçüklerini bereket büyüklerini felaket olarak değerlendiriyoruz ama depremler olmazsa dünyada daha büyük felaketlerin geleceğini ve insan türünün yaşayamayacağı, bununla birlikte diğer türlerin de yok olacağı söz konusudur. Depremler hayatın ve canlıların bir gerçeğidir. Biz sadece Allah’ın verdiği aklı iyi kullanıp barınaklarımızı depremlere dayanıklı yaptığımızda depremlerden korkumuz olmayacaktır. Ancak aklımızı kullanmayıp depreme dayanıksız yapılar yaparsak, Japonya gibi dayanıklı yapılar yapmazsak Türkiye olarak bizi her zaman büyük felaketler bekleyecektir." dedi.
"İstanbul’da 4 yerde 7’lik deprem işareti var"
İstanbul’da 2003 yılından bu yana 4 büyüklüğünün üzerinde meydana gelen depremleri dikkate alarak araştırma yaptığını söyleyen Sütçü, "O tarihten bu yana Tekirdağ açıklarında 4 şiddetinin üzerinde 9 deprem meydana geldi. Silivri açıklarında 2003-2019 yılları arasında 4’ün üzerinde 2 deprem meydana geldi. 2019 yılında 4, 2020 yılında bir deprem meydana geldi. Ayrıca Yalova açıklarında bu tarihler arasında 10 deprem, Sarıyer açıklarında ise 4 deprem meydana geldi. Böylece İstanbul çevresinde şu anda 4’lük depremler 7’lik depremlerin yerini işaret ettiğini düşündüğümüzde 4 yerde 7’lik deprem işareti gözükmektedir. Bu nedenle buralara çok dikkat ediyoruz. Karınca kolonilerini de birer saatlik aralıklarla incelemeye başladık." diye konuştu.
"Eğer yapılar depreme dayanıklı hale getirilmezse yüzbinlerce insan ölebilir"
Eylül ayında İstanbul’da yaşanan depremi hatırlatan Sütçü, "Ayın 11’inde meydana gelen 4,8 şiddetindeki depremden önce Tekirdağ’da yaklaşık 60 küçük deprem meydana geldiği için Tekirdağ’da değil Silivri açıklarında deprem oldu. Bu iki deprem yeri birbiriyle aynı anda çalışıyor. İki 7’lik depremin aynı şekilde kırılacağını düşündüğümüzde İstanbul’a yakın depremin 7,5 şiddetinden aşağı olmayacağını düşünüyoruz. Onun için eğer bu deprem iki küme yeri ile birlikte üçüncü kümeyi de kırarsa 1509 yılında meydana gelen küçük kıyameti andırır. Bu da İstanbul’un bitmesi anlamına gelir. Bu nedenle mutlaka yapıların düzenlenmesi ve yenilenmesi için yerinde dönüşüm, kentsel dönüşüm kuralları, binaların tamir edilmesi için seferberlik ilan edilmelidir. Eğer bu yapılmazsa yüzbinlerce kişinin ölmesi söz konusu olabilir." şeklinde konuştu.
"Elazığ depremi öncesi tahminlerimizi yetkililere gönderdik"
Sütçü, "Elazığ’da meydana gelen deprem bir yeri tetikler mi? Diye düşünülüyor. Elbette tetikleyebilir. Bunu şu anda göremiyoruz ama gördüğümüzde internet sayfamıza yazarız. Diğer taraftan biz deprem tahmincisiyiz. Deprem olduktan sonra yol gösteren elemanlar değiliz. Biz sadece depremlerle iklim elemanlarını ve deprem bileşenleri arasında korelasyonu kurmak isteyen, inceleme yapan gönüllü çalışanlarız. 11 Ocak'ta meydana gelen 4,8’lik depremden önce Romanya ile Marmara Denizi'ndeki depremler birlikte çalıştığı için Romanya’da deprem olmazsa Marmara Denizi'nde olur diye sayfamıza yazdık. Bu deprem önceden üyelerimizin bilgisi dahilinde oldu. Depremler genel olarak uydu görüntülerindeki süt beyaz bulutlara yön gösteriyor, girdabını yapıp jet akımı yapıyor. Bulutları müthiş bir şekilde hareket ettiriyor. Ayın 23’ünde de Türkiye üzerinde sütçü bulutlarını hızlı bir şekilde doğuya doğru gönderdiğini gördük. Bu basıncın genel olarak 6,5 üzerinde bir depreme isabet ettiğini 100’üncü tahminimize yazdık. Arkasından ilgili yerlere de bu tahminlerimizi gönderdik. Bizim tahminlerimizde hassas olan iki yer vardı. Birisi 85’inci tahmin (Bingöl ve çevresi) diğeri 99’uncu tahmin Marmara Denizi ve çevresiydi. Bu iki vilayetteki ilgililere de 6,5 üzerinde bir deprem olabileceğine ilişkin tahminlerimizi gönderdik. Deprem de Bingöl’e komşu olan Elazığ’da meydana geldi. Geçmiş olsun diyoruz. Çünkü mevzuat gereği yetkililerin de yapacakları bir şey yok." ifadelerini kullandı.
"Amacımız bilimde reform yapmaktır"
"Depremin yerini, zamanını şu anda söylesek bile Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi veya TBMM’den bir karar çıkmadığı sürece, deprem tahmin istasyonlarının kurulum ve çalışma esasları yazılmadığı sürece bir şey yapılamaz." diyen Sütçü, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
Biz bu istasyonların kurulması için çalışıyoruz. Biz, Sarıyer Kent Konseyi Doğal Afetler Çalışma Gurubu Yönetim Kurulu olarak birinci amacımız deprem tahmini yapmak değildir. Amacımız bilimde reform yapmaktır. Çünkü bu reform yapmanın işlemi Galileo’dan sonra üniversitelerde yapılan çalışmaları yeterli görmüyoruz. Galileo termometreyi bulmuş ama sıcaklığa etki eden faktörler arasına deprem enerjisini almamış. Barometreyi bulan Torricelli ama basınca etki eden faktörler arasına depremi almamış. Ayrıca Anemometre’yi Alberti bulmuş ama rüzgar ile deprem arasındaki ilişkiyi dikkate alınmamış. Bu üç tane iklim elemanları ile depremler arasında Galileo’dan (1624) bu yana detaylı inceleme yapılmamıştır. Ben İngilizce öğretmeniyim. Detaylı olarak araştırdım ama şimdiye kadar bulamadım. Yapılmışsa bile tekrar mevcut teknoloji ile inceleme ve araştırma yapılarak sıcaklık, basınç, rüzgar, bulutlanma, yağış, buharlaşma gibi iklim elemanları arasındaki ilişkiyi bulmaları lazım. Biz bunlar arasındaki ilişkiyi bulduk. Depremler öncesi sızarak çıkan enerji ile deprem anında atmosfere salınım yapan enerjinin büyüklüğü aynı olmasaydı şu anda büyüklük kestirimini yapamazdık. Onun için deprem öncesi sızarak çıkan gaz atmosferde bulutları oluşturuyor. Atmosferin iki tabakası olan troposfer ve stratosferi hareketlendiriyor. Bu hareketlendirmeyi yapan depremleri hiçe sayan üniversiteler maalesef bütün bilim dallarında bir noksanlık olarak değerlendiriyorum. Böylece bilimdeki reformun adımını bugün atmış oluyoruz. 20 yıllık çalışmanın meyvesini ancak aldık.
Yaptıkları çalışmalar sonucunda güçlü bir arşiv oluşturduklarını ve bu arşivden yararlanarak deprem tahmin dersleri verdiklerini söyleyen Sütçü, 30 saatlik bir ders ile deprem tahmincisi yetiştirdiklerini ve bu öğrencilerin gelecekte bilimde reform yapacaklarını, Galileo’dan sonra yazılan bütün makaleler yenileceklerini ifade etti.
"30 saatlik deprem tahmin kursu veriyoruz"
Sütçü, son olarak şu ifadelere yer verdi: "7 şiddetindeki bir depremde 10 ton taşıyan bir milyon 800 bin TIR’ın taşıdığı patlayıcıya eşit enerji atmosfere salınım yapar. Dünyadaki kitaplarda bu enerjinin neye karşılık geldiğini bulamadım. Fizik kanununda kelebek etkisi hiçe sayıldığını düşünüyorum. Bilimin bu kaçağı bulması lazım. Bu kaçak kadar deprem öncesi çıkan enerji de yine atmosfere salınım yapıyor. Bu iki enerjinin ne iş yaptığını bulduk. Jeolojik doğa olayları olan depremler meteorolojik olayları meydana getiriyor. Meteorolojik olayları meydana getiren depremler atmosferin hareketliliğini sağlıyor. Biz de bunların büyüklüğünü tespit ederek yerini ve zamanının bugüne kadar incelediğimiz 300 bini aşkın süt beyaz bulutları takip ederek yapabiliyoruz. 30 saatlik deprem tahmin kursunu da veriyoruz. Ayrıca sosyal medya üzerinden, www.dlive.tv/kadirstc kanalında da pazartesi çarşamba ve cuma akşamları saat 13.00’den itibaren derslerimiz ücretsiz veriliyor. Herkes bunu izleyerek depremleri tahmin edebilir. Biz bunları anlattığımızda bilim insanları bunu yapamazsınız diyorlar. Biz ve bize gelenler deprem tahmini yapabiliyorlar. İnşallah yapılar sağlam yapılır ve depremle yaşamayı öğreniriz."
İLKHA