İstanbul’dan Koca Sinan geçti

Dünya tarihine damgasını vuran Mimar Sinan, son nefesini 17 Temmuz 1588’de vermişti. İstanbul’un siluetini belirleyen mimar, aradan geçen 421 yıla rağmen insanlığı büyülüyor

Ali Murat Hamarat'ın yazısı

Tam 421 yıl önce bugün Le Corbusier’nin kendisi dışında mekânı tam olarak kavrayabilen iki mimardan biri olarak gösterdiği Koca Sinan, son nefesini vermişti.

Kökeni hakkında bugün bile tartışmaların dinmediği mimar, yazdığı Tezkiretü’l Bünyan ve Tezkiretü’l Ebniye’de belki de öyküsünü özetlemişti:

“Bu değersiz kul, Sultan Selim Han’ın saltanat bahçesinin devşirmesi olup, Kayseri sancağından oğlan devşirilmesine ilk defa o zaman başlanmıştı. Sonunda yine tıpkı bir pergel gibi yay çizerek, görgümü artırmak için diyarlar gezmeye istek duydum. Bir zaman padişah hizmetinde Arap ve Acem ülkelerinde gezip tozdum. Her saray kubbesinin tepesinden ve her harabe köşesinden bir şeyler kaparak bilgi, görgümü artırdım ve yeniçeri olarak kapıya çıktım.”

Sonradan kendisini değersiz ve muhtaç kul, saray mimarlarının başkanı olarak tanımlayan Sinan, adeta Kanuni Sultan Süleyman ile birlikte büyümüştü. 1538’de Prut Nehri’nin üstüne yapması istenen köprü, efsaneyi doğurmuştu. Başmimarlığa terfi etmişti.

Çıraklığı Şehzade Camii ile geçti. Kalfalığında Süleymaniye’deki kubbeler şelalesi, ustalık eseri Selimiye’nin müjdecisiydi. Sekiz dayanaklı cami tipolojisi varabileceği son noktaydı adeta. Hayatı boyunca Ayasofya’yı aşacak bir yapıt bırakmak isteyen Koca Sinan, bunu Selimiye ile başarmıştı, hem de 80’ini devirmişken.

Uygarlıkların tozunu yutmuştu

Türkiye’ye gelen meslektaşlarının uğrak noktasıydı Sinan’ın eserleri. 1950’lerde İstanbul’u defalarca ziyaret eden dünyanın en büyük mimarlarından Luis Kahn, bütün gününü Süleymaniye Camii’nde geçirir, eli şakağında saatlerce avluda durduktan sonra, akşamları bilim insanlarıyla buluşurdu.

Yeniçeri olarak o kadar yürüdü ki gördüğü her unsuru beynine kazımıştı Sinan. Mısır, İran, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı ve Gotik mimarisini gözlemleyen büyük usta, sonrası için biriktirmişti uygarlıkların tozunu.

Geride bıraktığı içlerinde 92 cami, 57 medrese ve 52 mescidin de bulunduğu toplam 375 eser, insanlığı büyülüyor. Aradan geçen yüzyıllara rağmen Sinan, İstanbul’u ve dünyayı kanatlarının altına almaya devam ediyor.
Taraf

Edebiyat Haberleri