İşte Amerika'daki 'Çam Dağı'

Said Hafızoğlu, Amerika'daki Risale-i Nur hizmetlerini ve nur dersanelerini yazdı

Said Hafızoğlu'nun yazısı

30 Mayıs Cumartesi günü başlayıp, 16 Haziran Salı günü son bulan gezimizle ilgili notlarımızı paylaşmak üzere bu yazıyı yazıyorum. Çok bereketli ve şevk dolu 17 günlük bu programımızda ilk durağımız New York oldu.

Atlanta’dan New York’a iki saatlik uçuşun ardından ulaştık. Güzel bir yaz günü ulaştığımız New York’tan, Risâle-i Nur okuma programına katılmak uzere 1 Haziran Pazartesi günü sabah namazının ardından Pennsylvania eyaletine doğru, arkadaşımız Hamit ile beraber yola çıktık.



23 Mayıs Cumartesi günü başlayacak olan ICNA’nın (Kuzey Amerika İslâm Dairesi) tertip ettiği büyük bir organizasyona katılmak için bu seyahatimize daha erken çıkmak planımız vardı. Çeşitli İslâmî san’at sergileri, yayınevi standları, konuşmalar vs.’nin yer aldığı bu büyük programa, NurSA (Nur Students of America-Amerika Nur Talebeleri) da katılıyordu. İngilizce Risâle-i Nurlar için kitap standının yanı sıra, Dr. Furkan Aydıner’in konuşmacı olarak katılacağı (Global Finans Krizi ve Kapitalizmin Çöküşü) konulu bir program da bu organizasyonda yer alıyordu.

Pennsylvania eyaletindeki okuma programı

1 Haziran Pazartesi günü başlayan okuma programına katılım yoğundu. Yemyeşil bir ortamda, büyükçe bir gölün kenarında ve beş gün boyunca rahmetin hiç eksik olmadığı bereketli bir program geçirdik.



Program süresinin kısa olması istifadenin çok olmasına engel değildi. Bunu düşünenler, programa bir veya iki gününü ayırmakla istifade etmeye çalıştılar. Bu vesileyle kuzeydeki eyaletlerde bulunan Nur Talebeleriyle de tanışmış olduk. Elektronik posta ile görüştüğümüz birçok arkadaşımızla bu program vesilesiyle yüzyüze görüşme firsatı yakaladık. Programımız bütünüyle okuma üzerine kuruluydu. Sabah namazının ardından yatsı namazına kadar okuduk, okuduk… Namazların ardından Hizmet Rehberi dersleri müzakere formatında yürüyordu.

"Farklı hizmet anlayışlarından" Nur muhataplarının iştirak ettiği bir program, Nur’un bayramı diye tabir edilebilir. “İhlâstan sonraki büyük kuvvetimiz olan tesanüd”ün bu program sayesinde kıymetini daha da iyi anladım diyebilirim. Nurlarda geçen “kardeşlerimi görmek için hapishanedeki sıkıntılara razıyım” mealindeki cümleler ve Nur hizmeti tarihi, tesanüd için irtibatın önemini yeterince ortaya koyan şeylerdir. Tesanüd bizim en büyük kuvvetimizdir ve bunun için irtibat gereklidir.



Tahkikî iman lezzetini Nurlar vesilesiyle tatmış bu genç gruptaki herkes, başta nefsini terbiye etmek ve Nurların neşrine çalışmak gayesini taşıyordu. Esas vazifemiz olan ubudiyetin diğer bütün vazifelerin yönlendiricisi olması gerektiğinden yola çıkarak, gençliğimizde günahlardan uzak olmamizin, kendimizi muhafaza etmemizin ne kadar kıymetli olduğu da bu programın lisan-ı hali ile anlattığı bir durumdu. Hallerden ve sözlerden bu dersi almak insanı huzura gark ediyor ve bunun neticesi, kardeşleri ile beraber olmanın kuvvetini bütün hücrelerinde hissediyor ve bunun şükrünü eda yolunda olmanın heyecanını yaşıyorduk…

Programların bir yönünün de sünnet-i seniyye idmanı olduğunu düşünüyorum. Bu mânâda bu programda aklımda yer eden bir uygulama, öğle yemeği yerine sadece çorba içmemizdi. Hakikaten okuma performansını arttırdığını söyleyebilirim. Az yemek yönünden de sünnet sevabı taşıdığı da bir gerçek…



Diğer yandan içinde bulunduğumuz Eyalet Parkının düzeni, temizliği ve rahatsız edebilecek unsurların (Park içinde alkol yasaktı) olmaması istifadeyi arttıran vesilelerdi.

Cuma günü sabahı, diğer günler de olduğu gibi, birlikte kahvaltı yaptık. Etrafı toparlayıp yola çıkma hazırlığını tamamladık. Bütün ayrılıklarda hüzünler vardır… Bu programdan ayrılırken hüzün yanında çok büyük tesanüd kuvvetini de hissettiğimi söylemeliyim. Düşünceler, yaşantılar, gayeler, dertler, sevinçler… herbirisi tesanüd unsuru olurda buradaki kuvvet hissedilmez mi?

Peterson ve Brooklyn Dershaneleri

Bereketli bir beş günün ardından, Cuma günü, New York’a doğru yola çıktık. Cuma namazını Long Island’da büyük bir camide eda ettik. Namazın ardından renkleri ayrı, giyimleri çeşit çeşit her yaştan Müslümanla kucaklaştık, tebrikleştik. Cuma gününün akşamı Peterson’daki Nur Dersanesindeki derse iştirak ettik. Ramazan Ağabeyin okuduğu ders, tazelenmiş bir ruh halini yaşattı bizlere.



Sonuçları itibariyle iyi veya kötü olarak değerlendirdiğimiz herbir olayın bir nizam altında gerçekleştiğini; başıboş bir halde meydana gel(e)mediklerini, ya bizzat veya sonuçları itibariyle güzel olduğunu Risâle-i Nurların çeşitli yerlerinden okuduk.

Çay ve ikinci dersin ardından, derse katılan herkesle kucaklaşıp ayrıldık. Mehmet ve Ibrahim Ağabeyler ile ismini saymadığım diğer güzel insanları görmek-tanışmak, bizim için çok şeylere bedel bir ayrıcalıktı…

Salı günü akşamları derslerin yapıldığı Brooklyn Nur Dershanesindeki derse de katılmak nasip oldu. Dershanede kalan arkadaşlarla çok samimî bir havada gerçekleştirdiğimiz dersin ardından, Connecticut eyaletindeki dershaneleri beraber ziyaret etmeyi kararlaştırdık. Cumartesi günü yola çıkacak, hem o akşamki dersten istifade edecek, hem de derse katılanlarla tanışma imkânımız olacaktı.

Connectucut’taki ağabey ve kardeşlerle daha bir hafta önce okuma programında beraber olmamıza rağmen onları özlemiştim ve onlarla tekrar görüşmek beni heyecanlandırmıştı. Baykar, Aydın, Said, Hüseyin, Yunus ve ismini saymadığım diğer güzel insanlarla tekrar buluşmak için yola çıktık…

Hartford, Connecticut Dershanesi ve Çam Dağı

Amerika’da Risâle-i Nur hizmeti açısından en bereketli yerlerin başında gelen Connecticut eyaletindeki Hartford şehrine ulaştığımızda, bizleri dershanelerde kalan abi ve kardeşlerimiz karşıladılar. Hartford şehri Connecticut eyaletinin başşehridir. Connecticut Nehri’nin hemen kıyısında kurulmuş bu yemyeşil şehir, Amerika’da dağ-bayır özleyen birisi olarak bizlere ilaç gibi geldi diyebilirim. Doğduğumuz yerlerde dağların bayırların çokluğundan dert yanarken, Amerika’da iki yıl içerisinde bayır-yamaç görmeyi; oralarda yürümeyi özlediğimi söylemeliyim. Bu da insanın fıtratından kaynaklanan bir durum olsa gerek veya ihtiyacın sonsuzluğundan da diyebiliriz… Işte Hartford’da özlediğimiz dağlık-bayırlık yerlerde yürümek nasip oldu. Hem de “Çam Dağı”na yürüyerek çıktık. Hartford dersanesine yakın bir yerde bulunan bu tepe, manzarası itibariyle Çam Dağını, Katran ağacının bulunduğu yeri anımsatıyor. Hartford’daki Nur Talebeleri de buraya Çam Dağı demişler…

Hartford şehrinde bulunan Hartford Seminary bünyesinde Islâm araştırmaları bölümü var. Amerika çapında bu konuda ilklerden olması, Hartford Seminary’ye duyulan ilgiyi de arttırmış. Bu mânâda Bediüzzaman ve Risâle-i Nurlar üzerinde çalışmalar yapan Ibrahim Abu Rabi burada (önceden) hocalık yapmış zatlardan birisi… Dershanelerimizden bir tanesi de onun burada iken ikamet ettiği ev. Kendisi başka bir yerde vazifesini devam ettirmekte.

Şimdi Virginia Seminary’de dekan olan ve Risâle-i Nurları takdirle karşılayan Ian S. Markham da önceden burada görevliymiş.
İman-Kur’ân hizmeti açısından oldukça sistemli ve gayretli olan Hartford’daki Nur Talebelerinin hizmet haberleri bizleri şevke ve gayrete getirdi. Hapishane hizmetleri, Neşriyat hizmetleri, seminerler, dershanelerde kalan öğrenci arkadaşlar ve haftasonları çocuklara yönelik hizmetler bunların başlıcaları.

Orada bulunduğumuz günün ilk akşamı (Cumartesi) umumî ders vesilesiyle tanıştığımız insanların simalarındaki memnuniyet de görülmeye değerdi. Belli ki Nur Dershanesi Hartford’in manevî havasını çok güzel etkilemişti.

Pazar günü “Çam Dağı” ziyaretinin ardından, New York’a doğru yola çıkmaya hazırlanırken hüzünle birlikte yine tesanüd kuvvetini hissediyorduk.

Duâmız budur ki; İnşallah, Nur Talebelerinin bulunduğu Amerika’daki diğer eyaletleri de ziyaret etmek, en kısa zamanda bizlere yine nasip olsun.

”Haddinden fazla fevkalâde hüsnüzan ve müfritane âlî makam vermek yerine, fevkalâde sadakat ve sebat ve müfritane irtibat ve ihlâs lâzımdır. Onda terakki etmeliyiz.” (Kastamonu Lâhikası)
Yeni Asya

Nur Talebeleri Haberleri