İşte Askerin başörtüsü karnesi

Sakarya Adalet Girişimi tarafından hazırlanan ‘Başörtüsü’ raporu yayınlandı.

Aslan Değirmenci'nin haberi

Türkiye ve dünyada son 2 yıl içersinde başörtülü kadınlara yönelik yapılan baskı ve dayatmalara yer verilen raporda, hak ihlalleri kronolojik bir sıralama ile sunuldu. Raporda Türkiye’de,  2008’den 2009’a yasağın hemen her alanda sürdüğüne dikkat çekilirken, 2010 yılının sonunda yasağın üniversitelerde kısmen hafifletildiğine vurgu yapılıyor. Raporun sonuç bölümünde ise normalleşme için ‘başörtü yasağının her alanda kaldırılması’ gerektiği ifade ediliyor.

DEĞİŞİME TSK AYAK UYDURAMADI

Değişen Türkiye şartlarına Ordunun ayak uyduramadığının ifade edildiği raporda, kışlalardan orduevlerine kadar başörtüsü yasağının sürdürüldüğüne dikkat çekiliyor.  28 Şubat sürecinde başlayan uygulamaların halen TSK eliyle yürütüldüğünün öne sürüldüğü raporda, postmodern darbenin devam ettiği de belirtiliyor. Raporda, Postmodern darbenin asker eliyle sürdürüldüğüne örnek olarak şu uygulamalar gösteriliyor:

FİŞLEMELER SÜRÜYOR

Askerin ülkeyi karış karış fişlendiği belirtilen raporda,  TSK tarafından dernekler, sendikalar, okullar, kafeler, hastaneler ve eczanelere kadar kontrol altında tutulduğu ifa edildi. Söz konusu fişleme raporlarının süreç içersinde basında yer aldığına da vurgu yapıldı.

MİLLİ GÜVENLİK DERSİNDE ÖRTÜ AVI

Milli Güvenlik Bilgisi dersine giren subayların okullarda başörtülü avına çıktıklarının altı çizilen raporda, resmi törenlere de yaşanan skandal olaylara da yer verildi.

BAŞÖRTÜ TÖREN TERKETTİRİYOR

Mart 2009’da, Diyarbakır’da Mehmet Akif Ersoy için düzenlenen anma törenine Kolordu Komutanlığı adına katılmak için gelen askeri erkânın, salondaki başörtülü 2 kadını görünce törene katılmayarak kültür merkezini terk ettiğinin hatırlatıldığı raporda, 18 Mart programları çerçevesinde “Yurt içindeki şehitlikler ile şehit mezarlarının ziyaret edilmesi” etkinliğini düzenleyen Milli Güvenlik Bilgisi dersi subayları, geziye götürdükleri otobüslerde başörtülü öğrencilerin başlarını açtırdıkları belirtildi.

RESEPSİYONLARA ÖRTÜ YASAĞI

Temmuz 2009’da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın, Burdur 58. Piyade Er Eğitim Alay Komutanlığı’nda 28 gün bedelli askerlik yapacak oğlu Bilal Erdoğan’ın yemin törenine katılmadığının ifade edildiği raporda, Ağustos 2009’da dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un, 30 Ağustos kutlamaları çerçevesinde verdiği resepsiyona 100 kadar “sivil vatandaş”ı davet ettiği,  protokol kuralı olarak başörtülü vatandaşların davet edilmediği kaydedildi.

BAŞÖRTÜSÜNE TAVIR

29 Ekim 2010’da Çankaya’da Cumhurbaşkanı Abdullah ve eşi Hayrünnisa Gül’ün ev sahipliği yaptığı resepsiyona Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner ve komutanların katılmayarak, başörtüsüne karşı tavır aldıkları da raporda yerini aldı. Yine raporda, Adana’da  6. Kolordu ve Garnizon Komutanı Korgeneral Mehmet Eröz’ün de aralarında bulunduğu askerlerin, başörtülü davetlilerin katılımını protesto etmek amacıyla salonu terk ettikleri hatırlatıldı. Basına yansıyan ve TSK’nın yurt çapındaki tüm birliklere gönderdiği genelgeye de dikkat çekilen raporda, genelge ile karşılamada bulunacak protokolün eşlerinin tesettürlü ise askeri personelin programa katılmamasının istendiğinin altı çizildi.

TSK’NIN BAŞÖRTÜYE BAKIŞI

Adalet girişimi tarafından hazırlanan raporda, Eylül 2009’da Ergenekon sanığı emekli Orgeneral Hurşit Tolon’da ele geçirilen 14 sayfalık kitapçığa da yer verildi. Genelkurmay Başkanlığı tarafından hazırlanan “Kamu Kurum ve Kuruluşları’ndaki Kıyafet Düzenlemesi” adlı kitapçıkta, başörtüsünün bir Kur’an hükmü ve ifadesi olmadığının iddia edildiği ve “Türk gelenek ve göreneklerinde türban, peçe ve çarşaf yoktur. Türban, belirli dini inanışın simgesi olarak, toplum yaşamımıza bilinçli olarak sokulmuştur. Peçe ve çarşaf ise, İran ve Bizans kaynaklıdır” denildiği vurgulandı.

 ‘TAVŞAN KULAĞI’ DAYATMASI

Kasım 2009’da Gaziantep Şahinbey’de Hukuk Bürosu’nda asistan olarak çalışan Hülya Korkmaz’ın, müvekkillerine ait belgeyi Şahinbey Askerlik Şubesi’ne götürdüğünde Korkmaz’dan başörtüsünü “tavşan kulağı” yaparak kulakları, boynu ve saçlarının ön kısmı gözükecek şekilde bağlanmasının istendiğinin vurgulandığı raporda, Balyoz darbe planında yer alan iddialara da geniş yer verildi.

BALYOZCULAR VE BAŞÖRTÜ

Balyoz darbe planında yer alan bilgilerde de, başörtülü kadınların hedef alındığının ve bazı üniversitelerdeki başörtülü öğrencilerin fişlendiğine dikkat çekilen raporda, Erzincan’daki Ergenekon soruşturmasında sanıklardan ele geçirilen belgelerde de, jandarmanın başörtüsü takan görevlileri adım adım izleyerek fişlendiğinin ortaya çıktığı ifade edildi. Sakarya Adalet Girişimi tarafından hazırlanan raporda ayrıca, askeri lojman, hastane ve kışlalara da başörtülü hanımların alınmadığı, bazı askeri cezaevlerinde bile ziyarete gelen örtülülerin geri çevrildiğine dikkat çekildi.

Akit
 

Toplum Haberleri