İşte kişisel gelişimin orta yolu

İslamî kavramlarla yazdığı kişisel gelişim kitapları çok satan Muhammed Bozdağ popüler kültürü İslam’la barıştırmak istiyor

Sibel Oral'ın röportajı

Muhammed Bozdağ’ın başarı, kişisel gelişim ve din alanlarında yazdığı Düşün ve Başar 156’ıncı, onu izleyen Ruhsal Zekâ 205’inci ve son kitabı Sevgi Zekâsı 50’nci baskıyı yaptı. Ülkemizde özellikle son yıllarda kişisel gelişim kitabı patlaması olduğu malum. Muammer Bozdağ ne yazıyor da bu kadar çok satıyor? İşte bu soruyu ve kişisel gelişim kitaplarının yarattığı çılgınlığı Muhammed Bozdağ ile konuştuk.

Piyasada yüzlerce kişisel gelişim kitabı var ve bazıları zaten bildiklerimizi tekrarlıyor. Kitabın içinde biraz felsefe, biraz psikoloji varsa o kişisel gelişim kitabı oluyor...

Kişisel gelişim etiketinin bir standardı yok. Çok iyi hazırlanmış yol gösterici kitaplarla, taklit veya temelsiz kitaplar aynı etiketi taşıyabiliyor. Kişisel gelişim bir görüşler çorbası haline geldi. Her yazarın aklına, kalbine, dünya görüşüne, dinine göre değişiyor kitapların içeriği... Sonuçta bu kitaplardan bazıları kolaycılık, acelecilik, bencillik, bireycilik, zevkçilik, rekabetçilik ve maddecilik üretiyor. Okuyucu hayatın motorunun hayal değil, akıl, kalp, basiret ve emek olduğunu görmeli, okuyacağı kitabı basiretle seçmelidir.

Ama bu son yıllarda oldu. Bundan birkaç yıl önce böyle bir şey yoktu. Bu tarz kitaplar için popüler kültürün bir parçası oldu diyebilir miyiz?

Kişisel gelişim tabii ki popüler kültürün bir parçası. Kişisel gelişim kolaycı bir misyonerlik gibi duruyor. Bazı kitaplar kapitalizmin akıncıları gibi görünüyor bana. Bir yandan da bazılarının yararlı olduğu ortada. Bence Batı’dan gelen kişisel gelişim felsefesine değil, yetenek kazandırma sistematiğine talip olalım. Dünyaya açıldık, entegre oluyoruz. Kişisel gelişimciliği reddeden, toplumun dışına düşer. Bu yüzden kişisel gelişimin ayıklanması, bize göre paketlenmesi ve sunulması taraftarıyım.

Piyasadaki kişisel gelişim yazarları arasında sizin farklı bir yeriniz var...

Tek ve mutlak hâkim bir Allah’a, kıyamete, dirilişe ve sonsuz hayata inancım, benim tarzım olarak üslubuma yansıyor. Her yazar okuyucusuyla bir bağ kurar. Okurla benim aramdaki bağın duygusal bir içeriği olduğunu görüyorum.

Kitaplarınızın hepsinin İslam felsefesinden besleniyor olmasını neye bağlıyorsunuz?

Öyle bir iddiam yok. İslam felsefesi engin İslam düşüncesinin küçük bir kesiti ve ben kendimce baktığım mümin penceresinden anladığım ölçüde bir hayat bilgeliğini paylaşıyorum. Özgün bir üslup üzerinden okuyucuyu olumlu, mutlu, ümitli, çalışkan, sorumlu hissettirmek istiyorum. Ayrıca herkes inandığı değerlere göre konuşmaz mı?

İslam da popüler kültürün bir parçası olabilir mi?

Kitaplarımızın çok sattığı doğru fakat çok satan her zaman popüler bir kültürün parçası olmaz. Popüler kültürün amaçladığı sembol magazin unsuru olur, köşe yazarları, sunucular ondan sıklıkla söz eder. Ben Türkiye’de popüler içeriği topluma taşıyan medyanın, adından az söz ettiği bir yazarım şimdilik. İslam, çoğunluğu Müslüman olan Türkiye halkının kitle kültürünü çerçeveler. Fakat bence bu ülkede popüler kültür İslamiyet barışık değil. Elitçi popüler kültürle Anadolu İslamiyeti arasında, kamusal alanla ilgili bir anlaşmazlık yaşıyoruz.

Yazarlık ve kültürel hayatınızı anlattığınız yazıda; “Modern insan fiziğe saplanmış; ruhundan mahrum kalmıştı ve en önemlisi, herkesi kuşatmayan ve ölümle son bulacak başarıya başarı denilemeyeceği düşüncesiydi” diyorsunuz...

Teknoloji gelişiyor, zenginlik birikiyor, fakat insanlık yalnızlığa ve azgın bir doyumsuzluğa sürükleniyor. Amaç insanın mutluluğu değil mi? Maddi zevk, tadıldıkça küçülür ve acıya dönüşür. Ruhanî zevkse aşk gibi katlanarak büyür.

Bana insanın tüm sevdiklerinden ebediyen kopup karanlığa gömülmesi fikri bir cehennem gibi geliyor. Modern teknoloji temel gerçeğimizi değiştiremedi. Biz hâlâ aynı ağlayan, âşık olan, sevinip üzülen ve ölen insanlarız. İnsanı sonsuzluğa, fizik ötesindeki evrenlere, yeniden dirilişe ve muhteşem maceralara inandıran kutsal güveni maddi sarsıntıları çökertemiyor. Gerçek başarıyı bu bütünlükte bulabileceğimizi söylüyorum. Şunu söylemeye çalıştım kitaplarda: Evrende bedeniniz çok küçük, ama kalbiniz çok büyük. Bulunduğunuz yere değil, yöneldiğiniz yıldızlara aitsiniz. Bir mum isterseniz kendinizi, bir güneş isterseniz dünyayı aydınlatacaksınız.

Taraf

Toplum Haberleri