Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Saffat Sûresi 35-49. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
35-Çünki onlar kendilerine: “Allah’dan başka ilâh yoktur” denildiği zaman, büyüklük taslıyorlardı.
36-Ve: “Doğrusu biz, deli bir şâir için ilâhlarımızı gerçekten terk edecek kimseler miyiz?” diyorlardı.
37-Hayır! (O,) hakkı getirdi ve (bütün) peygamberleri tasdîk etti.
38-Muhakkak ki siz, o elemli azâbı gerçekten tadıcılarsınız.
39-Ve sâdece yapmakta olduklarınızın karşılığını göreceksiniz.
40-Ancak Allah’ın ihlâsa erdirilmiş kulları müstesnâ.
41, 42-İşte onlar var ya, kendileri için ma‘lûm bir rızık, türlü meyveler vardır. Ve onlar, ikrâm olunacak kimselerdir.
43, 44-Naîm Cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerindedirler. (*)
45-Pınardan (doldurulmuş) kadehlerle, (onların) etraflarında dolaşılır.
46-(O içecekler ki) bembeyazdır; içenler için lezzetlidir.
47-Onda ne bir sersemletme vardır, ne de onlar ondan sarhoş olurlar.
48-Ve yanlarında, (kocalarından) başkasına bakmayan iri gözlü (zevce)ler vardır.
49-Sanki onlar (örtülüp saklanmış) toz toprak görmemiş (latîf bir rengi olan) yumurta gibidirler.
(*)“Ehl-i Cennet (Cennet ehli) elbette arzu ederler ki, dünya mâcerâlarını tahattur etsinler (hatırlasınlar) ve birbirine nakletsinler. Belki o mâcerâların levhalarını ve misâllerini (manzaralarını) görmeyi çok merâk ederler. Elbette sinema perdelerinde görmek gibi, o levhaları ve o vâkıaları (hâdiseleri) müşâhede etseler çok mütelezziz olurlar (lezzet alırlar). Mâdem öyledir; her hâlde dâr-ı lezzet (lezzet yurdu) ve menzil-i saâdet (saâdet yeri) olan dâr-ı Cennette عَلٰي سُرُرٍ مُتَقاَبِل۪ينَ [karşılıklı tahtlar üzerindedirler] (meâlindeki) âyetinin işâretiyle sermedî (dâimî) manzaralarda dünyevî mâcerâların muhâveresi (sohbeti) ve dünyevî hâdisâtın manzaraları Cennette bulunacaktır.” (Tılsımlar, 24. Mektûb, 74)