1926 yılının hemen başında ve soğuk bir kış gününde Barla’ya gelen Bediüzzaman’la birlikte bu belde, farklı bir hüviyet kazanmaya başlar. İlk olarak 10. Söz, aynı yılın bahar aylarında yazılır. Haşir bahsi, iman esasları içerisinde çok çetin ve önemli bir rükün olmakla birlikte, münafıkların ehl-i imanı şüphe ve evhama düşürmek için çok sık kullandıkları bir meseledir.
Barla’nın yemyeşil dağlarını ve bağlarını gezerek kısa bir süre içerisinde bu harika eseri tamamlar. Her hakikatı yazılırken ‘’yüzer ayat-ı Kur’aniyyenin bariz yardım ve himayesini’’ müşahede eder. Bu eserin el yazması bir nüshası Barla’lı bir tüccar olan Bekir Dikmen Bey’e verilir. Bekir Bey, ticaret için İstanbul’a gittiğinde bu eseri de beraber götürür ve orada harf inkılabından önce bin adet bastırır. Böylece bu ‘’Sivil Üniversite’’nin ilk kitabı basılır.
Bediüzzaman, basılan bu Haşir Risalesinden bir miktarını Ankara’ya gönderir. Haşir Risalesinin bu nüshaları, Ankara’da önemli kişilere verilir. Bir nüshası da, inkar kampanyasının aktörlerinden Abdullah Cevdet’in eline geçer. Bu kitabı okuyan Abdullah Cevdet, büyük bir hayal kırıklığına uğrar ve ahireti inkar etmek maksadıyla yazmayı düşündüğü kitabı yazmaktan vazgeçer.
Yazı için TIKLAYINIZ