İşverenin, cuma namazı için -meşru bir mazeret olmadığı sürece- işçisine izin vermeme hakkı yoktur.
Ebu Hafs, işverenin böyle bir hakkı olmadığı halde, işçisine izin vermemiş ise işçinin buna uyması gerektiği kanaatini belirtmişse de bu fetva kabul görmemiştir. Bu nedenle işçi, işveren izin vermese de imkanı varsa cumaya gidebilir.
Cuma namazı hür, mazereti olmayan ve mukim olan her Müslüman erkeğe, farz-ı ayındır. (bk. Cum’a, 62/9)
Ayrıca hadis kaynaklarında cuma namazının fazileti, kuvvetli bir farz olduğu ve bu namazı özürsüz olarak terk etmenin büyük günah sayıldığı konusunda sahih hadisler bulunmaktadır:
“Önemsemeyerek üç cumayı terk eden kimsenin kalbini Allah mühürler.” (Ebu Davud, Salat, 212; İbn Mace, İkametü’s-salat, 93; Tirmizi, Salat, 247; Nesai, Cumua, 2)
“Birtakım kimseler, ya cuma namazını terk etmekten vazgeçerler ya da Allah onların kalplerini mühürler ve artık onlar gafillerden olurlar.” (Müslim, Cumua, 40; Nesai, Cumua, 2)
Bu hadis-i şerifler, cuma namazını terk etmenin bir Müslüman için ne kadar sakıncalı olduğunu ifade etmeye yeterlidir.
Dinimize göre hasta ve yolcu olanlarla, stratejik önemi haiz yerlerde hizmet verenler hariç, akıllı ve ergenlik çağına gelmiş her Müslüman erkeğe cuma namazı kılmak farzdır. Hürriyeti kısıtlanmış veya namaza gitmesi nedeniyle işinden olma ihtimali olan kimse için bu durum geçici bir mazeret sayılır.
Bu açıdan günlük işler, sanat ve meslekler, aile fertlerinin geçimini sağlamak için yapılan çalışma ve yolculuklar namazın geriye bırakılması için özür sayılmaz. Zira cuma ve beş vakit farz namazı kılmak, bunlarla mükellef olan her Müslüman için farz-ı ayın olup, terki caiz değildir.
Öte yandan işverenin ya da işyerinde sorumluluk alan kimsenin, namaz kılmak isteyen memurlarına ve işçilerine, Cuma ve günlük dini görevleri olan namazlarını, hiç değilse farzlarını kılabilme imkanını sağlaması gerekir.
Bununla birlikte işçinin ve memurun da namazı bahane ederek mesaisini suistimal etmemesi ve çalıştığı yerde namaz kılması için iş disiplini ve düzeni açısından işverenden veya amirlerden uygun bir yer istemesi ve zaman ayarlaması yapması uygun olur.
Din ve vicdan özgürlüğünün kapsamında ibadet hakkı da yer almaktadır. İnanç özgürlüğünün devamı olarak, bir dine inanan kimse, o dinin gereklerini yerine getirebilme hakkına da sahiptir. Çalışanlara farz namazlar için izin verilmemesi kesinlikle yanlıştır.
Bu durumda çalışanlar kendilerine alternatif bir iş imkanı aramalıdır. Zira Allah’a isyan noktasında, anne-baba olsa bile kullara itaat olmaz. (bk. Tevbe 9/23; Ankebut 29/8; Lokman 31/15)
Alternatif iş bulana kadar, kendilerine izin verilmediği için cuma namazını kılamayanlar, cuma günü öğle namazını kılarlar.
Sorularla İslamiyet