İsyan öncesi Mısır izlenimleri-FOTO

Peyman Ünügür, 30 yıllık diktatör Hüsnü Mübarek’e isyan başlamadan önce Mısır’daydı

Risale Haber-Haber Merkezi

Yazı: Peyman Ünügür
Foto: Tuba Nur Dönmez- Peyman Ünügür

İlahiyatçı-yazar Peyman Ünügür, 30 yıllık diktatör Hüsnü Mübarek’e isyan başlamadan önce Mısır’daydı. Ünügür, Mısır’ın dikkat çeken yönelrini kaleme aldı. İşte gezi notlarının ilk bölümü:

14 Aralık

Saat 12:55’i gösterirken Kâhire havaalanındayız. Milli Eğitim Bakanlığının yurt dışı dil eğitimi bursları kapsamındaki, üç aylık Arapça eğitimi için geldik Mısır’a. Kâhire’de yaşayan arkadaşımız ve eşi bizi karşılıyor. Kâhire’yle ilgili birbirine taban tabana zıt şeyler duymuş olmamız, onun hakkındaki merakımıza biraz tedirginlik de katmıyor değil. Hayatımıza giren bu yeni beldeyle ilgili birkaç ipucu var henüz elimizde. Trafik kuralları pek işlemediğinden, arabayla giderken kendinizi çarpışan otolarda hissettiğiniz ama aynı zamanda ulaşım imkanları arasında metro bulunan bir üçüncü dünya ülkesi burası.

MISIR’DA HÂKİM OLAN BU YAVAŞLIK, MISIR’IN KARAKTERİDİR

15 Aralık

Daha ikinci günümüzde fakına varıyoruz etrafta sanki müşahhaslaşmışçasına dolanan uyuşukluğun. Kurumları, insanları ve dahi kendisinde yaşam belirtisi taşıyan her şeyi etkisi altında tutan bu uyuşukluktan zaman mefhumu da nasibini almış. Çok net bir şekilde, biyolojik saatimizin Mısır yerel saatinden birkaç saat ilerde seyrettiğini hissedebiliyoruz.

Sonradan anlıyoruz ki Mısır’ı uyuşuklukla damgalamak, alışkın olduğumuz hızlı yaşamın bize kazandırdığı(!) ukalalığın ürünüdür. İşin aslı odur ki Mısır’da hâkim olan bu yavaşlık, Mısır’ın karakteridir. Batıya yaklaştıkça büyük bir hızla akıp giden ve insanı tüketen yaşamın aksine Mısır’da insanların dokunabildiği bir yaşam söz konusu ve Mısır onu acelesiz bir hazmedişle tüketiyor.

16 Aralık

(Kahire caddeleri)

Sabahtan düştük yollara. İstikamet Kâhire Üniversitesi. Üniversite Nil’in öbür tarafında, şehrin Giza olarak anılan bölümünde yer alıyor. En büyük köprüsünden Nil’i aşarken, hafif bir boğaz köprüsü esintisi hissediyoruz. Düzgün ve geniş yollar bu sefer daha fazla dikkatimizi çekiyor. Şehir içinde araçların akıp gittiği altlı-üstlü, köprülü yollar trafiği oldukça işlek bir hale getirmiş. Trafik bir kaza ya da herhangi bir durumdan ötürü tıkanmadığı müddetçe, hızı saatte doksan kilometreyi bulan araçlar, birbirine makaslar atarak yoluna devam ediyor. Dikkatimizi çeken bir başka husus da, neredeyse hiçbir trafik kuralının Câri olmamasına karşın -en azından bizim şahit olduğumuz- kazaların azlığı. Mısır’da yavaşlığın nüfûz edemediği tek alan trafik velhasılıkelam.

(Kahire Üniversitesi)

Kâhire Üniversitesi bizi oldukça şaşırtıyor. Kendimizi en kötüsüne hazırlamışken, dünyanın ilk 500 üniversitesi arasına girmiş, oldukça güzel bir eğim kurumu karşılıyor bizi. Yabancı öğrencilerin işlemlerinin halledildiği Vâfidin’den sonra, burada da kadın memurların sayıca üstünlüğü göze çarpıyor.

17 Aralık

Üniversiteye kayıt işlemleri devam ederken, defalarca gidip geldiğimiz caddeleri gözlemleme fırsatı buluyoruz bol bol. Caddelerde en fazla ön plana çıkanlar İngiliz yapıları. Mısır’ın İngiliz sömürgesi olduğu yıllarda inşa edilen binalar, estetik ve ihtişamlarıyla Kahire’nin tüm diğer modern yapılarından ayrılıyor. Apaçık bir zevksizliğin hâkim olduğu son dönem Kahire binalarına bakarken, insan aradaki bu büyük farka üzülmeden edemiyor.

19 Aralık/Cuma

(Mugemma Binası, bürokratik işlemlerin merkezi. Eylemlerin yapıldığı Tahrir meydanında yer alıyor.)

4 günlük koşuşturmanın ardından, işlemlerimizi tamamlayıp yurda yerleştik. En büyük sorunumuz alışkın olduğumuz temizlik anlayışının burada esamisinin okunmaması. Tabi farklı bir kültürün insanlarına alışmak ve hatta onlarla aynı yurtta yaşamak da pek kolay gözükmüyor. Aynı zamanda şehrin o bizi bizden eden gürültüsüne de alışabilmiş değiliz. Arabaların kornaya sonuna kadar asılmadan birkaç metre ilerleyemediği bir şehir burası. Kısacası dört günlük telaşenin bitimiyle birden karşı karşıya kaldığımız bu yabancı şehir, hemen hepsi olumsuz olan önyargı oklarımızı kendisine çevirdiğimiz bir düşman gibi oracıkta duruyor şimdi.

MÜBAREK’E ATEŞ PÜSKÜREN İNSANLAR, SANKİ BENİM TANIDIĞIM MISIRLILAR DEĞİL

20 Aralık

Dünkü olumsuz ruh halinden pek bir şey kalmamıştı sabah kalktığımızda. Tanımadığı, bilmediği şey korkutuyor insanı gerçekten. Dolayısıyla bugün daha bir cesaretle karıştık insanların arasına. Buranın insanları hakkındaki o olumsuz genellemelerimizin büyük ölçüde hatalı olduğunu fark etmemiz uzun sürmedi. Bir kere buradaki insanların hemen hepsinin korkutucu derecede sinirli olduğunu düşünmekle onlara ne büyük bir haksızlık yaptığımızı daha şimdiden anladık. Mısır insanının abartılı el kol hareketleriyle süslediği ve karşısındakini biraz sonra pataklayacakmış hissini veren bağırır tarzdaki konuşması, bizi aslında ister istemez bu düşüncelere sevk etmişti.

Bir müddet sonra bu konuşma tarzı gözümüzde Mısır insanının samimiyet ve sevimliliğinin sembolü haline gelecektir.

Hatta öyle ki onların sinirlerinin alınmış olduğunu düşünmemize sebep olacak kadar asabiyetten arınmış bir halktır bu karşımızdaki. Ufak çaplı araba kazalarında, hasara şöyle üstün körü bakıp, bir şey olmaz manasında gülerek birbirlerini selamlayan ve yolarına devam eden insanların ülkesi için farklı bir şey düşünmek pek de mümkün değil aslında. Dolayısıyla son günlerdeki ayaklanmalarda, Mübarek’e ateş püsküren insanlar, sanki benim tanıdığım Mısırlılar değil. Onları dahi bu derece sinirlendirmeyi başarabilen bir yönetimin artık gitmekten başka bir yolu yoktur diye düşünmeden edemiyor insan.

KÂHİRE’DE YERİN ALTI AVRUPA, ÜSTÜ AFRİKA

21 Aralık

(Metro istasyonu)

“Kâhire’de yerin altı Avrupa, üstü Afrika” denmişti bize ilk geldiğimiz zamanlar. Üst kısmı hakkında bu söylemi biraz abartılı bulsam da, yerin altı için oldukça isabetli bir tespit olduğunu söyleyebilirim bugünkü ilk metro tecrübemizden sonra. Yaklaşık 30 kuruşa denk gelen tek binimlik metro biletlerimizi aldıktan sonra, treni beklemek için platforma indiğimizde erkeklerle kadınların farklı bölgelerde durduklarını fark ediyoruz. Her trende yalnızca kadınların binebildiği en az iki vagon mevcut. Bu, Mısırlı kadınların daha rahat seyahat edebilmek için, bizzat kendi talepleriyle hayata geçirilen bir uygulama.

Kadınlar dilerlerse diğer vagonlarda seyahat edebilirken, bir erkeğin kazara bir kadın vagonuna binmesi bir anda vagondaki bütün kadınları harekete geçiriyor. Şayet bir erkek, yanlış vagona bindiğini fark ettiğinde kapılar kapanmış da diğer durağa kadar bu vagonda seyahat etmek zorunda kalmışsa, kendisine yönelen delici bakışlarla karşılaşmamak için başını yerden kaldıramıyor ve muhtemelen bir daha hayatı boyunca bu hatayı tekrarlamıyor.

(Kahire Üniversitesinde M. Akif'in adının verildiği bir amfi bulunuyor)

Kadınlar Türkiye’de alışık olmadığımız kadar özgüvenli ve otoriter bu topraklarda. İleride karşılaşacağımız birçok olay, karşılaştığımız manzaranın bunun sadece çok küçük bir göstergesi olduğunu anlamamızı sağlayacak.

ÖĞRENCİLER ÜNİVERSİTELERE BİZDEKİ GİBİ SINAV YOLUYLA YERLEŞTİRİLMİYOR

24 Aralık

Kaldığımız yurt Kahire’nin en büyük kız yurdu. Oldukça büyük bir alana kurulmuş. Kâhire Üniversitesinin hemen yan tarafında yer alıyor.  Her biri üçer bloktan oluşan 11 binada yaklaşık beş bin öğrenci kalıyor. Bizim kaldığımız ikinci bina, tıp öğrencileri ve yabancı öğrencilere tahsis edilmiş. Dolayısıyla kat komşumuz olan birçok Arap öğrenciyle tanışıp sohbet etme imkanı buluyoruz.

(Arapça sınıfı)

Tanıştığımız birçok öğrencinin, geniş bir coğrafyaya yayılmış olan Mısır’ın ücra köy ve kasabalarından geldiğini öğrenince şaşırıyoruz. Mısır’daki zor yaşam koşullarına rağmen küçük yerleşim bölgelerinde dahi okuma oranının yüksek olması ve bunda kız-erkek ayrımının yapılmaması gerçekten dikkate değer bir husus. Özellikle de yurt ücreti olan 65 cüneyhi (yaklaşık 20 TL) dahi vermekte zorlanan öğrencilerin varlığı gördüğümüzde bu çabanın önemini daha iyi anlıyoruz.

Mısır’da öğrenciler üniversitelere bizdeki gibi sınav yoluyla yerleştirilmiyor. Öğrenciler lise mezuniyet puanlarına göre, o puana karşılık gelen fakülteye kaydını yaptırıyor ve eğer özel bir üniversitede öğrenim görme olanağı bulunmuyorsa, puanına karşılık gelen bu bölümde okumaktan başka şansı yok.

(Daru'l-Ulûm Fakültesi)

Yani bu durum herhangi bir bölüme yerleşmenizi garanti etse de, diğer yönden istediğiniz bölümde öğrenim görme hakkınızı elinizden almış oluyor.

Bir yandan da Daru’l-Ulum Fakültesindeki Arapça derslerimiz devam ediyor. Sınıfımızda, Rusya, Çin, Gana, Sudan, İtalya, Gürcistan, Azerbaycan, kısacası hemen her kıta, renk ve dilden öğrenci mevcut. Bu kadar farklı insanın, birbirini anlayabileceği bir dil ortak paydasında buluşabilmesi ve bizim de buna dâhil olmamız, buraya gelişimizi daha anlamlı kılıyor.

(Devam edecek)

www.RisaleHaber.com

Özel Haberleri