Programa katılan konuşmacıların sözleri şöyle:
MATERYALİST FELSEFESİNİ BENİMSEMİŞ EĞİTİM METODU YERİNE “TEVHİDÎ BİR METOD”
Prof. Dr. Abdurrahman Al-Kassas, ümmetin durumunu gözden geçirdiğimizde en büyük ihtiyacın ittihad olduğunu gördüğünü ifade etti ve “ittihad ve vahdet”i sağlayabilmemiz için iki meseleye çözüm getirmeliyiz diyerek şöyle açıkladı:
İkincisi: Tebliğ, davet dilinde ve mesleğinde “usul ve külli sabit meseleler” ele alınmalı. “Cüz’i ve ihtilaflı” konulardan kaçınılmalıdır."
Bu meselelere çözüm olarak en güzel örneğin Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin eserleri olduğunu belirten Dr. Kassas, sebebini ise “Çünkü Risale-i Nur’un üstüne en çok durduğu konular, dinsizliğin bertaraf edilmesi ve nefis ıslahıdır” sözleriyle anlattı.
İTTİHAD DEMEK ‘GÖRÜŞ AYRILIĞI YOKTUR’ DEMEK DEĞİLDİR
Seyyid Muhammed Elmas ise “Herkes günümüzde ittihad ve vahdetten bahsediyor” dedi ve bu konuyu alırken bir konuya daha dikkat çekti:
"İttihad demek ‘görüş ayrılığı yoktur’ demek değildir. Çünkü görüş ayrılığı Sünnetullah’tır. O yüzden ittihad ve vahdetten bahsederken, Sünnetullah’a riayet etmemiz gerekmektedir. Bunu sağlayan en iyi metod ise sünnet-i seniyye’dir."
İkinci bir hususa daha dikkat çekmek istediğinden söz eden Elmas, tebliğ ve davet dilinde acilen kapsayıcı bir dil üzerinde ittifak edilmesi gerektiğinden bahsetti ve sebebini “Şer güçleri ailemizi, toplumumuzu hedef alan bir ateş yaktı. Dikkat etmezsek bu ateş hepimizi yakar” sözleriyle vurgu yaptı.
“TEBLİĞ İLE ÇALIŞANLARIN AHLAKI VE DAVRANIŞLARININ DÜZELTİLMESİ” ÖNEMLİ
Prof. Dr. Eşref Durfili diğer âlimlerin sözlerini tasdik edici olarak tebliğ ve davet metodları hakkında konuşurken, Bediüzzaman Said Nursî ve eserleri olan Risale-i Nur’un örnek alınması gerektiği kanısına vardı ve sebebini şu şekilde özetledi: "Çünkü Bediüzzaman’ın düşüncesinde ihtilaf ve fikir çarpışmalarına yer yoktur. Hedefinde sadece inşa olan “müsbet hareket” vardır."
Prof. Dr. Ali Aşşi ise günümüzün en büyük meselesinin “dinsizlik ve ateizm” olduğundan söz etti ve “Bu meseleyi çözebilmek ve kendimizi ateşten korumak istiyorsak tevhidi bir dil ile vahdeti sağlamalıyız” dedi.
Diğer hususun “aile meselesi” olduğunu söyleyen Prof. Aşşi, "Aile şer güçlerinin yıkmaya çalıştığı son kaledir. Yine bu kaleyi korumak tevhidi eğitime bağlıdır" dedi.
Prof. Dr. Nebil Fuuli de diğer alimler gibi “günümüzde herkesi kapsayan ve tüm görüş ayrılıklarına rağmen üzerinde ittifak edilecek bir dil geliştirilmeli” dedi ve konuyu başka bir bakışla ele aldı:
"Tebliğ dili önemli olduğu gibi “tebliğ ile çalışanların ahlakı ve davranışlarının düzeltilmesi” aynı öneme sahiptir. Bu mesele içinde özellikle Risale-i Nur’un Uhuvvet Risalesi’nden istifade edilmelidir."