İslam birliğinin (İttihad-ı İslam) mecburiyeti ve bölünmelerin zararlarını açık ve net görmek mümkün. Bunun için müslümanların çoğunluk olarak yaşadığı coğrafyalara bakmak yeterli. Bu zaruret bugün doğmadı. Bediüzzaman Said Nursi 1909´da „Bu zamanın en büyük farz ibadeti ittihad-ı İslam“ diye tespit etmiş. Nitekim bugün dünyada her türlü mesleğin, spor dalının vs. dahi dünya birlikleri var, hatta yasa dışı organizasyonlar bile dünya çapında bir birlik oluşturabiliyorlar.
Birlik hem siyasi düzende olmalı, hem de toplumsal olarak gönül birliği oluşturulmalı. İslam´ın verdiği kardeşlik sırrı bunu gerçekleştirmek için yeterlidir.
Modernite´nin bir göstergesi olan ulus devletleri ve ülke sınırları İttihad-ı İslam için bir engel değildir. Bu bağlamda ümmet, millet, ırk kavramları birbirine karıştırılmamalı. Osmanlı döneminde İslam Milleti, Ümmet, Millet-i İbrahim gibi kavramlar kullanılmış. Maksat din ve inanç birliği idi. Modern ulus devletlerle beraber ırk kavramına sürekli vurgu yapılmış ve neticesinde ırkçılık dünyayı kasmış kavurmuş. Tarih sahnesine baktığımız zaman görüyoruz ki, insanlığın zulümleri, fesatları ve ahlak-ı reziliyeleri hep ırkçılıktan doğmuş. Gayet doğal. Çünkü ilk ırkçı şeytan´ın ta kendisiydi. Topraktan yaratılan Adem´i küçük görüp, kendi “ırk“´ını üstün görmüştü.
Müslümanlar gerçek manada ümmet olabilmek için ırk farkı yapmadan ittihad sergilemeleri gerekiyor. Ulus devletler maalesef siyasi kavgalar nedeniyle ırka dayalı bir ümmetçilik geliştirmişler, bu ise tamamen zararlıdır. Hatta günümüzdeki sunni-şii tartışmaları dahi teolijik kökenli değil, tamamen siyasi tartışmalardır.
Farklılıklar elbette olacak. İslam bir üniversitedir. Farklı cemaatler, anlayışlar da bu üniversitenin farklı fakülteleridir. Fakülteler birbiriyle uğraşırsa, kavga ederse, tüm üniversite yıkılır. Ama fakülteler beraber çalışırsa, üniversite güçlenir. Çünkü hepsi farklı farklı fakültelerde eğitimini alıyorlar ve farklı alanlarda dinimizi temsil ediyorlar. Önemli olan bizim bu üniversiteyi beraber güçlendirmemiz. Zaten azınlık olan müslümanlar bir üniversitenin farklı fakülteleri gibi beraber çalışmalı.
19. Yüzyil´ın ortalarında Osmanlı Devleti çökmeye başladığında özellikle İslam Birliği´nin bozulduğuna şahit oluyoruz. 150 sene önce azaları parçalanmış ve birdaha biraraya gelmemesi için ezilmiş bir birlik.
Bu birliğin biraraya gelmemesi bir çok kişinin işine yarıyor. Çünkü sırf Ortadoğu coğrafyasında 500 milyon müslüman yaşıyor ve bunlar petrolün ve gazın %80´ine sahip.
Bundan dolayı ümmet son 150 seneyi ibret almalı ve yarınları vahdet içinde aydınlatmalı.
http://twitter.com/Cemil_Sahinoez
https://www.facebook.com/CemilSa