Evden çıktım, ekmek almak için markete yürüyordum... Oturduğum sitenin yan tarafındaki çocuk oyun alanının kumlu zeminine, tatildeki kız çocukları, ellerindeki çomaklarla, kocaman ama düzenli bir yazı yazmışlardı: “İyi insanlar güzel hayaller kurdurur” diye. Yanımda telefonum olmadığı için üzüldüm; çekilmesi gereken bir fotoğraftı. Bir süre izledim… Yazının etrafına kalp ve çiçek desenleri yapmaya çalışıyorlardı… Tebrik edip kendilerinin ortaokul öğrencisi olduklarını öğrendiğim bu çocukların yazdığı “İyi insanlar güzel hayaller kurdurur” sözü boğazımı düğümlemiş, hüzün deryasına salmıştı. Yürüyordum ve düşünüyordum…
Kim bilir dünyada hayalleri yıkılan ne kadar çocuk ve insan vardır… Özellikle Ortadoğu’daki çocuklar ve insanlar… Güzel hayallere engel olan asit dolu yürekler; sözleri ile yaktılar, elleri ile yıktılar, kim bilir kaç çocuğun hayallerini çaldılar? Kaç insan kurduğu hayallerin zıttı olarak, analarından emdiği süte pişman olmuştur? Ne dersiniz; iklimlerin değişmesinde yıkılan hayallerinde payı var mıdır?
İnsanlara, özellikle çocuklara, güzel hayaller kurdurmak, huzurla, güvenle yaşamalarını sağlamak ve güzel bir eğitim almalarını, gelecek adına hayallerini biz yetişkinlerin canla başla gerçekleştirmemizin yanında, saadet dolu, sevgi dolu yuva sağlamak çok daha önemli değil midir? Öğretme yöntemini dayakta bulmuş cahil öğretmen, eşine dayak atan zalim erkek, horlanan koca, sevgi yerine öfkenin hâkim olduğu diller… Dolu buzdolapları, ellerde tablet ve her türlü lüks alabildiğine mevcut iken, sevgisiz evin çocuklarına yaşatılan hayal kırıklıkları, bir nevi fakirlik değil mi?
Öyle çok hayal kırıklıkları yaşandı ki; okuması elinden alınan çocuklar, zorla evlendirilen çocuk denecek kızlar, başörtüsü hor görülmüş bacılar, darbeler, millete inadına yaşatılan yokluklar ve kurtarılmış bölgenin öfke doldurulmuş sokakları… Sevgisiz soğuk evlere, birde dışarıda tuz-biber eken, sadece hayal kırıklıkları yaşatan siyasiler ve idarecilerde olmuştu… Kaç çocuğun, gencin hayalleri bu duyarsızlıklara kurban olmuştur? Ya birde din iman adına yola çıkıp da, insanların hayalleri yanında parasını, itimadını, ömrünü çalıp, hiçbir şey yokmuşçasına pişkin pişkin uzaklardan bakanlar… Güzel insanlar olup, güzel hayaller kurdurup, hele birde gerçekleşmesine elimizden geleni yapar isek, çocuklar yarınlara güzel insanlar olarak başlayacaklardır… Yarınların güzel olması için güzel hayaller kurdurmak lazım…
Başarısızlıklarımız kurduğumuz hayallerin peşinden gitmemektir… Ya biz yarım kalırız, ya da hayaller… Sonra ukdesi içimizde yuvarlanarak kocaman kartopu olur.
Hayalimizi müspet manada, hakikate ulaştıracak şekilde kullanmayı öğreten Bediüzzaman’a hayaller sayısınca teşekkürler… Bediüzzaman, sıradan bir insanı; işçiyi, köylüyü, sadece okur-yazar ve elinden tutulmamış insanların elinden tutup, hayal etmeyi, tefekkürü öğretip, dar bir yerden geniş âlemlere çıkmayı, uruç etmeyi, hakikatleri avlamayı öğretmiştir... Bediüzzaman hiçbir zorluk karşısında, milleti için var olan hayallerinin peşini bırakmayarak, tefekkürün sadık bir ferdi olarak, ortaya çürütülmez hakikatleri koymuştur... İşte çocukların oyun alanında ki kuma yazdığı “İyi insanlar güzel hayaller kurdurur”a güzel bir misaldir Bediüzzaman…
Risale-i Nurlarda, yeis ve ümitsizliğin beli kırılarak, güzel düşünceler ve hep ümitli olmaya okuyanları daima antrenmanda tutmuştur… Aslında çocukların kurduğu hayallerin arkasında fıtratta mevcut olan güzel insan olmak, Allah’ı razı edecek kul olmak, sıkıntılardan uzak ebedi saadetler yaşamak da vardır... Adı konulmamış güzel hayaller, sadece dünyevi olarak şekillendirilmemeli… Belki de bizlerden, ebedi saadetin kazanılmasına el atılmasını da istiyorlar… Çocuklarda mevcut olan hayallerin ellerinden tutulsa ve özendirilerek müspet manada yönlendirilirse, kırıklar ve incinmişlikler ile yetişkin olmayacaklar…
Bugün güzel hayal kurulmasına vesile olduk mu?
Havayı teneffüs etmek gibidir hayal kurmak… Kahvaltınızı yaptınız mı? Sorusu gibidir; bu gün hayal kurdunuz mu ve kurulmasına vesile olduk mu? Hayal müthiş bir şey… Birbirine dolaşık gibi görünen beynin kıvrımlarının zapt edemediği deli fişektir hayal. Ne parmaklıklar arkası, ne soğuk, nede sıcak açlık-susuzluk hiçbir şey zapt edemez. Çok dolaşır yorulmaz, acıkmaz, susamaz… Işık hızından sürati ile her hakikati avlayan hayal, ancak iman ile dizginlenir ve hayal edepli olur, hakikati bulur. Hiçbir kuvvetin durduramadığı, en ağır silahın çaresiz kaldığı hayal, ancak iman ile edeplenir ve dizginlenir…
Son söz: Çocukların yazdığı o yazı, bunları düşünmeme vesile oldu… Aslında çocuklardan alınacak çok ders var… Kumlara o yazıyı yazan çocuklara selam olsun ve gelecekleri güvenli ve de hayırlı olsun…