İyi ki İstiklal Marşını Yazmış

Mustafa Uçurum'un yazısı...

“Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın.” diyerek dua eden Mehmet Akif, yazdıklarıyla ve yaşantısıyla tam bir mümin duruşunu sergilemiş yegâne değerli bir insandır. Mehmet Akif’ten bahsederken onu sadece “şair” olarak nitelemek doğru olmaz. Hatta sadece “İstiklâl Marşı Şairi” demek de ona karşı yapılacak büyük bir haksızlık olur. Çünkü onun Safahat adlı eseri bir milletin alınyazısı kitabı gibi müstesna bir yere sahip değerli bir çalışmadır.

Mehmet Akif’i tanımak için sadece onun şiirine bilmek yeterli olmaz. Çünkü o aynı zamanda bir dava adamıdır da. Yaşantısıyla, verdiği mücadele ile savaş yıllarında cephede, kürsüde, ihtiyaç duyulan her yerde onu görmek mümkündür. Anadolu’yu karış karış gezerken de, çöllere düşerken de aynı duyarlılıkla hareket etmiştir. “Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda” diyerek yollara düşüp milleti bilinçlendirmek, ayağa kaldırmak için kürsünden yüreklere seslenmiştir.

Mehmet Akif, yaşadığı dönemde İstiklâl Marşı’nı yazmasına, milli mücadeleye omuz vermesine, milletvekilliği yapmasına rağmen huzur içinde yaşayabilmiş biri değildir. Çünkü onun varlığından rahatsız olanlar onun her adımını izlettirerek, maaşını ödemeyerek, yapacağı işleri engelleyerek “cennet vatanını” onun için yaşanamaz hale getirmişler ve bunun sonucunda da Akif, çareyi Mısır’a gitmekte bulmuştur.

Mehmet Akif, yaşantısıyla mümin duruşunu pekiştirmiş bir kişidir. O, attığı her adımın önce Rahmani olup olmadığına dikkat eden bir kişiliğe sahiptir. Bu sebepten savaştan sonra gerçekleştirilen devrimlerin millet ruhuna, vicdanına ters düşenlerini eleştirmiş, özellikle milletin geçmişini unutturacak yeniliklerin karşısında olmuştur. Onun bu çıkışından sonra onu sevmeyenlerin sayısı özellikle tek parti döneminde artmış, neredeyse Akif’in adı anılmaz olmuştur.

Birçok dönemde Mehmet Akif aleyhine başlatılan karalama ve unutturma çalışmaları, gençliğin sahip çıkmasıyla onların istediği gibi sonuçlanmamıştır. Akif, yeni bir ruh olarak her defasında milletin kalbindeki yerini sağlamlaştırmıştır.

Bugünlerde de Ertuğrul Özkök’le başlayan avare bir çıkış var. İstiklâl Marşı’nın ( Özkök, inatla Milli Marş diyor) çokça savaş teması içerdiğini, bu sebepten bizim marşımızın daha sevgi dolu bir marş olması gerektiğini savunuyor. Bunun için bir de tavsiyesi var. “Samanyolu” şarkısı. (http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/21186713.asp)

Edebiyatımızın hiçbir akımına dahil olmamış, işini büyük bir ciddiyetle yapan, yazdıklarıyla yaşadıkları çelişmeyen Mehmet Akif, iyi ki İstiklâl Marşı’nı yazmış. Çünkü bu marşı yazmamış olsaydı biz şimdi onun adını belki ancak edebiyat tarihi kitaplarında bağımsız şairler arasında görebilecektik. Onun adını, mücadelesini unuttumak isteyenler bu emellerine ulaşabileceklerdi. Ertuğrul Özkök İstiklâl Marşı’nı beğenmeyebilir. Biz biliyoruz ki o marşın her kelimesi sarsılmaz bir irade ve ruh güzelliğiyle kaleme alınmıştır. Bu böyledir ve hep böyle kalacaktır.

 

Edebiyat Haberleri