İzzet-i ikbâl imiş, tüm cidallerin başı,
Makam ve mevkî için; incitmeyin gardaşı.
Davayı koruyormuş!.. Kimden?.. Kimlere karşı,
Bu mevhum düşünceler; bütün fitnenin başı.
Sen niye sahiplendin? Sahiplenmezken Üstad!..
Hasiyetli meyveyi; benim demezken Üstad.
Kuru çubuk hükmünde, hükmeylemiş kendini,
Kazan büyük havuzu, aşıverip bendini.
Benim de, al Sözleri; neşrine münteşir ol!
İnan ki mâni’ değil!... Ne bir el, ne de bir kol.
Hizmet, bir yerde değil, dünya artık meydanı,
Yeter ki duy beyninde, o tükenmez heyecanı.
Meslek, meşrep, taassubu, tutmasın ha!.. Elini,
Hüsn-ü zanna memur ol; hiç kirletme dilini.
Dedim! Dedi! Dinleme; uzaklaş sen oradan,
Sâfî hizmet denirse; birlik çıkar buradan.
Bırakın kardeşlerim, onların olsun makam,
Ben bu yolun turâbı; ben hizmetime bakam.
Hizmette hep ileri!.. Ücrette geri duram,
Kusurumu önce ben; kendi nefsime soram.
Hizmet için mücadele; olsa alkış tutarım,
Bir kudsî hakikate, bin hayali yakarım.
Ön yargı, peşin hüküm, tecessüs düşüncesi,
Tenkit ve su-i zandır, zakkûmî bir meyvesi.
Bunun için dövüşmek, yakışır mı yiğide,
Ne muazzeb bir mâzi, bıraktık bak geride.
Bu azabı, çekmez gönül! Kalp dahi paramparça,
Risalede âyan çizgi; sanki oldu şimdi Farsça.
Herkes ahkâm peşinde, içtihadı; kendince,
Hüküm mahkûm, Server; serdeder, serdînce.
Haşîn kışlar bitti artık, vakt-i bahar ser-encâmı,
Vakt-i hazar hükümferma; yakîndir Nurun Bayramı.
Giyin, kuşan, îd-i Gufrân, tüm cihanda; cân bu gün,
Nûr-ı hakikat-edâ; Yaradan’dan ihsan bu gün.
İzzet-i ikbâl
{{member_name}}
{{formatted_date}}
{{{comment_content}}}
YanıtlaYükleniyor ...
Yükleme hatalı.