Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Bakara Sûresi 142-143. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
142-İnsanlardan bir kısım sefihler: (*) “Onları (o Müslümanları) üzerinde bulundukları (yöneldikleri) kıblelerinden çeviren nedir?” diyecekler. (**) (Ey Resûlüm! Onlara) de ki: “Doğu da batı da (her yer) Allah’ındır.” (O,) dilediği kimseyi (hikmetine binâen, kendi lütfundan) dosdoğru bir yola hidâyet eder.
143-İşte böylece sizi mu‘tedil (adâletli ve dengeli) bir ümmet kıldık ki, insanların üzerine (hesab gününde umum peygamberler lehine) şâhidler olasınız, peygamber de sizin üzerinize şâhid olsun!
Hem daha önce üzerinde bulunduğunu (kendisine yöneldiğin Kâ‘be’yi) ancak, peygambere tâbi‘ olanları, ökçeleri üzerinde geriye (küfre) dönecek olanlardan ayıralım diye kıble yaptık. Çünkü şüphesiz (bu,) Allah’ın hidâyet ettiği kimselerden başkasına elbette ağırdır.
Allah, îmânınızı (Mescid-i Aksâ’ya doğru kıldığınız namazları) zâyi‘ edecek değildir. Şübhesiz ki Allah, insanlara karşı elbette Raûf (çok şefkatli olan)dır, Rahîm (çok merhametli olan)dır.
(*) Sefih, aklı veya dîni eksik olan, lehinde ve aleyhinde olanı ayırd edemeyen ve menfaatli yolu bırakıp zararlı yolda giden, dînî cihetteki noksanlığıyla Allah’a isyân eden kimse demektir. (Râzî, c. 2/4, 102)
(**) Hz. Peygamber (asm) ve Müslümanlar, Mekke’de iken, namazlarında Kâ‘be’ye yöneliyorlardı. Medîne’ye hicretten sonra Mescid-i Aksâ’ya yönelmeleri emrolundu. Sonra bu âyetin nâzil olmasıyla tekrar Kâ‘be’ye yöneldiler. (Nesefî, c. 1, 133)