İnsan için dünya hayatının son durağı, ahiret hayatının da ilk menzili kabirdir. Kabir var; hiç kimse inkâr edemez. Herkes, ister istemez oraya girecek. İnkarı aklen ve hissen de mümkün değildir.
Önemli olan kabir hayatının keyfiyetidir. Orada azap veya mükafat var mıdır? Hadis kitaplarında kabirde azap olduğu gibi, saadet ve huzur olduğu da ifade ediliyor. Amele göre değişir. Hadis-i şerifte şöyle ifade ediliyor:
Kabir, ya Cennet bahçesi veya Cehennem çukurudur.[Tirmizi]
Eğer kabre konan kişi mümin ise, kabri genişletilir. Kıyamette insanlar diriltilinceye kadar kabri hoş kokularla doldurulur. Kabre konan kişi kâfir ise, demirden bir tokmakla başına vurulur. Öyle bir çığlık atar ki, cin ve insanların dışındaki bütün canlılar işitir. Kabri öyle daraltılır ki, kaburga kemikleri birbirine geçer. [Buhari, Müslim]
Bediüzzaman da kabir hayatının üç tarzda olacağını, yani oraya giren insanlar için üç çeşit hayat olacağını ifade ediyor: Oraya girmek için de, üç tarzda, üç yoldan başka yol yok.
Bu iddiayı şöyle izah ediyor: Birinci yol: O kabir, ehl-i imân için bu dünyadan daha güzel bir âlemin kapısıdır. Yani inandığını yaşayan iman ehli için bir cennet bahçesidir. Aynı zamanda Cennete geçmek için de bir bekleme salonu hükmündedir.
İkinci yol: Âhireti tasdik eden, fakat sefâhet ve dalâlette gidenlere bir haps-i ebedî ve bütün dostlarından bir tecrid içinde bir haps-i münferit, yalnız başına bir hapis kapısıdır. Öyle gördüğü ve itikad ettiği; ve inandığı gibi hareket etmediği için, öyle muâmele görecek.
İman ve itikadının gereğini yaşamayan müminler de azap çekecekler. Kalbim temizdir deyip ibadetlere dikkat etmeyen, haramlardan da çekilmeyen insanlar isyankâr olmuş olurlar. İsyan eden, Allahın emirlerine karşı gelen insan bu cezayı hak etmiş olur.
Üçüncü yol: Âhirete inanmayan ehl-i inkâr ve dalâlet için bir idâm-ı ebedî kapısı, yani hem kendisini, hem bütün sevdiklerini idâm edecek bir darağacıdır. Öyle bildiği için, cezası olarak aynını görecek.
İnkâr ve küfür ile hayat geçirenlerin af edilme imkânları kalmıyor. Çünkü bütün varlıkların sahibini inkârla haklarına tecavüz oluyor. Bütün o varlıkların hakkını almak için o müthiş cezaya çarpılacaklardır.
Saadet ve huzur için çırpınan, kısa dünya hayatına çok önem veren insan için kabrin geleceğinden gaflet etmesi ne kadar akılsızlık olur. Bunun için Bediüzzaman insanların dikkatini ölüm ve ötesine çekiyor:
Mâdem ecel gizlidir; her vakit ölüm, başını kesmek için gelebilir; ve genç ihtiyar farkı yoktur. Elbette, dâimâ, gözü önünde öyle büyük dehşetli bir mesele karşısında, bîçare insan, o idâm-ı ebedî, o dipsiz, nihayetsiz haps-i münferitten kurtulmak çaresini aramak ve kabir kapısını bir âlem-i bâkîye, bir saadet-i ebediyeye ve âlem-i nura açılan bir kapıya kendi hakkında çevirmek hâdisesi, o insanın dünya kadar büyük bir meselesidir. (Sözler 131)
Kabir ziyaretine gidenlerin dikkat edecekleri hususları hadis kitaplarından öğreniyoruz. Birkaç tanesini söyle sıralamakta fayda vardır:
Ölünün kemiğini kırmak, onu diri iken kırmak gibidir. [Ebu Davud, İbni Mace]
Ateş üstüne oturmak, kabir üstüne oturmaktan iyidir. [Müslim, Nesai, Ebu Davud]
Namaz kılmayanın kabri ateşle doldurulur. [Kurretül Uyun]
Kâfire kabrinde 99 ejderha kıyamete kadar azap eder. [Ebu Yala, İbni Hibban, Tirmizi]
Cuma günü veya gecesi ölen mümine kabir azabı olmaz. [Tirmizi, Ebu Nuaym]
Şehid kabir azabından emindir. [İbni Mace, İ.Ahmed, Beyheki]
Sadaka, kabir azabından korur. [Beyheki]
Tebareke suresini okumak kabir azabından korur. [İbni Mürdeveyh]
Koğuculuk, kabir azabına sebep olur. [Beyheki]
Kabir azabının çoğu, üzerine idrar sıçratmaktan olacaktır. [İ.Mace, Nesai, Hakim, Dare Kutni]
İdrardan sakının! Çünkü kabirde ilk hesap bundan olacaktır.) [Taberani]
Allahü teâlâ, bazı kimseleri, insanların ihtiyaçlarını gidermek için yaratmıştır. İnsanlar, ihtiyaçları için onlara başvururlar. İşte bunlar, kabir azabından emindirler. [Taberani]
Allahım, kabir azabından sana sığınıyorum. [Müslim, Nesai, Hakim, Harâiti]
Kabir azabından Allaha sığınınız. [Müslim, İ.Ahmed, İ.Ebi Şeybe]
Gizleyebilseydiniz, kabir azabını işitmeniz için Allaha dua ederdim. [Buhari, Müslim, İ. Ahmed, Nesai]
Peygamber efendimiz, iki kabir yanında durup, (Bunlardan biri idrar sıçramasından sakınmadığı için, diğeri ise, müslümanlar arasında söz taşıdığı için, kabir azabı çekiyorlar) buyurdu. (İbni Mace)
Peygamber efendimiz bir cenazede, (Ya Rabbi, bunu kabir azabından koru) diye dua etti. (Müslim, Nesai, Tirmizi)
İmam-ı Birgivi hazretleri, Etfal-ül-müslimin risalesinde, (Bir müminin kabrini ziyaret ederken, ya Rabbi, Muhammed aleyhisselam hürmetine, buna azap yapma denirse, Allahü teâlâ, kıyamete kadar azabını durdurur) hadis-i şerifini yazmaktadır.
Ehl-i sünnetin ve Hanefi mezhebinin reisi olan İmam-ı A'zam hazretleri buyurdu ki:
Kabirde ruhun cesede iadesi, kâfirleri ve bazı günahkâr müslümanları kabrin sıkması ve azap edilmesi haktır. (Kavl-ül-fasl)
İslam âlimlerinin en büyüklerinden olan imam-ı Rabbani hazretleri, Kabrin bedeni sıkması vardır buyurdu. (Mektubat C.3, m.17)