Ey temsili/bireyci/kurumsal/kolektif nefis!
Bana kendini değil, hakikati anlat ki, hakta buluşalım.
Bana beklentilerini değil de, ümmetin taleplerini aktar ki, sen ve ben özne olmadığımızı bilelim.
Bana sevmediklerini ve seni sevmeyenleri değil de, sevilmeyi hak eden sevimli hallerden ve sevgi bağlarından bahset ki, birlikte sevmeyi ve sevgiyi öğrenelim.
Bana propaganda yapmadan, yanına veya karşısına geçirmeden ve taraftar oluşturma kurnazlığına girmeden, sadece hakkı söyle, gerçek bilgini paylaş. Aciz duygularla paylaşmayı, nefis muhasebesi yapmayı ve başkasının iyilikleri ile iftihar edecek geniş göğüslü kucaklayıcı beyanlarınla mutluluğunu ve takdirini göster ki, takdir bulasın.
Bana beni ve seni değil, ümmeti ve ümmetin ızdırabını anlat ki, aşiret olmaktan, kabile olmaktan ve ağa/paşa ve bunların süslü kurumsalı olan bey ve beyzadeler silsilesinden ve çeteleşmekten kurtulalım.
Bana gaye-i hayalini anlat ki senden hedef ve irade öğreneyim.
Bana ufkundan bahset ki, coşkunla coşalım.
Bana teşvik ettiğin bir Allah'ın kulunu göster ki, senin "takdir edici yoldaş" (Lem’alar, 272) olduğuna şahit olalım.
Bana kabız insanlardan değil, cömert ruhlardan bahset.
Bana yapamayızdan değil, nasıl yapılacağından bahset.
"Ya hayır söyle ya da sus" (Buhari, Kitabu'l-Edeb, 10/373) hükmü tedavülden kalkmadı ki kükrüyorsun, aleme nizam verme derdindesin. Sonra külli nizama zarar verdiğinin farkında mısın?
Bize yaşadığın ve inandığın ve içinde yalan olmayanı anlat. Bize manipülasyonu olmayanı anlat. Bize, senin tahtını ve bahtını garantiye alan ve sürekli ensemizde boza pişiren müstebit ruhunu yaşatan tecrübe ve tezgahlardan azade şeyler söyle.
Bize, bizi temsil ettiğini sakın söyleme. Bize, bizden kurgularla ve oyunlarla şekli meşruiyetin gölgesinde ruhu inciten taraftar ve tahripçi beyanlarınla ajitasyon yayan ve az veya çok tabanını tahkim eden kurmaca tekrarların ürünü beyin yıkamalardan hiç bahsetme.
Bize, kaybetmeyi göze aldığın, inandığın adımlarla kabiliyetin kadar hak ettiğinle yetindiğin bir özelliğinden bahset ki, sadece çapın kadar liyakatına ve sınırlarına bakalım.
Gıybetse, sende kalsın, bana muhabbeti ver. Dükkanında satılan sağlam maldan tartarak ver bana. Kalbinden husumet değil, muhabbet çıksın. İhtilaf paketini, ambalajlı ve kandırıcı bir cazibe ile sunmandan yoruldum. Bana hakikati, granit taşı kadar sert ve gerçekçi olanı olduğu gibi sun.
Görünürün kaba olmasına da razıyım, yeter ki hak ve hakikate götürsün beni.
Üslubunu da tolere edelim hadi. Yeter ki içindeki doğru olsun. İnsaf ve iz'an olsun tepside sunulan ikramda.
Bize, bize karşı sorumluluklarını hatırla.