RİSALE HABER
Yeni Şafak yazarı Ergun Yıldırım, kadına şiddetin kökeninde kapitalist iş hayatı ile ev arasındaki uyuşmazlık bulunduğunu söyledi.
"Kadına özgürlük ve insana özgürlük söylemlerinde yaşanan büyük kaymalar var. Bu da kadına şiddetin üretilmesinde çok önemli bir etken" diyen Yıldırım, "Çünkü özgürlük artık bireyin her şeyi istediği şeyi yapması olarak görülüyor. Arzular şelale! Nefisler dört nala! Özgürlük arzuladığın her şeyi yapma kapasitesi ve pratiği. Ne kocanın, ne hatunun, ne ailenin ne babanın önemi var. Kendini gerçekleştirmek tamamen arzuların serbestliğine indirgenmiş bir özgürlükle ile anlatılıyor. Mesuliyetler ve sadakatler özgür olmak için engel görülüyor. Erkek, otorite kaybına uğruyor. Hiç, işe yaramaz veya özgürlüğünü yine alkolde, uyuşturucuda, serbestlikte arayan bir hayata savruluyor. Her gün yeni arzuları keşfetmenin ve yaşamanın peşine düşüyor. Evlilik ve çocuk bir engeller nesnesi. Spor salonlarında pazuları şişirerek ve dağlarda kendini uçurumlardan aşağı atarak erkekliğini kurtaracak güya!" dedi.
Kadın başardıkça erkeğe dönüşür çünkü kapitalizm erkektir
"Erkeğe dönüşen kadın"lara dikkat çeken Yıldırım, yazısını şöyle sürdürdü:
"Kadın annedir, merhamettir, evin ruhudur. Kapitalist çalışma hayatından gelen yük ona çok fazla. Erkeğe göre iki kat çalışır. Bütün eşitlik kültürüne rağmen, erkek her zaman “evin kadını” imajını taşır bilincinde. Bunu arar. Kadın, hem ev hem de iş hayatı altında zorlanır. Ağır yükü taşımakta zorlanır. İş hayatının çatışmacı ve rekabetçi erkekler dünyasında gerginleşir. Eşit olmak için mücadele eder. Başardıkça da erkeğe dönüşür. Çünkü kapitalizm erkektir. Sonuçta kadına şiddetin kökeninde kapitalist iş hayatı ile ev arasındaki uyuşmazlık, alkolizm-madde bağımlılığı ve benliği baştan çıkaran özgürlük anlayışı var. Kadına şiddetin çoğul kökenleri bunlar."