İsmail Aybey’in Haberi
Anayasa Mahkemesi, kadının evlendikten sonra kendi soyadını tek başına kullanabilmesinin önünü açan bir karara imza attı. Buna göre, Türk Medeni Kanunu’nun kadınlara erkeğin soyadını alma zorunluluğu getiren 187. maddesinin ilk cümlesinin anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildi. Buna göre 24 Ocak 2024 tarihi itibariyle evlenen kadınlar kendi soyadını taşıyabilecek.
Yazar Meryem Aybike Sinan, “Aileye Dokunmayın” başlıklı köşe yazısında, kadının sadece baba soy ismini kullanmasına yönelik kararı eleştirdi.
Aile kurumunun büyük bir deprem geçirdiğini dile getiren Sinan, “Gençler evlenmek istemiyor. Günübirlik hayat modeli hızla yükselişe geçmiş ve bu hayat tartı diziler, filmler, sosyal medya yoluyla özendiriliyor.” şeklinde yazdı.
İşte o yazı..
Türk aile yapısı çözülüyor, bozuluyor…
Kadını evden, çocuklardan uzaklaştıran modernite şimdi de “soyadı” üzerinden evden ve aileden koparmak üzere… Kadınlar isterlerse şayet sadece kendi baba soy ismini kullanacaklarmış!
Kadının evlenince eşinin soyadını alması Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı imiş!
Bir gazetede bu mesele aynen şu minvalde verilmişti: “Kadınlar nüfus dairelerine akın akın koşacak ve soyadlarını değiştirecekler…” Doğrusu bu haberin, kışkırtıcı yönü bir tarafa, komik bir tarafı da var! Sanki kadınının özgürlüğü ve mutluluğu soyadını değiştirmekten geçiyormuş kabilinden bir düşünce biçimi…
Peki bu kararın amacı nedir, neden bu mesele gündeme geldi veya getirildi?
Açıkçası anlamakta zorlanıyorum. Aile kurumu zaten büyük bir deprem geçiriyor. Kadın da erkek de evliliği bir yük olarak görmeye başladı. Gençler evlenmek istemiyor, günübirlik bir hayat modeli hızla yükselişe geçmiş ve bu hayat tarzı diziler, filmler, sosyal medya yoluyla özendiriliyor.
Boşanmalar bu denli yüksek iken tek sorunumuz “soyadı” imiş gibi bu konunun ısıtılıp önümüze konulması şaşırtıcı gerçekten. Düşünsenize… Bir evde babanın soyadı farklı, annenin farklı. Çocuk ve anne arasında soyadı farklılığından bir uçurum açılıyor ve yabancılaşma burada başlıyor önce!..
Aile birliğinin bu kararla ne gibi fayda sağlayacağını açıkça anlayamadım ben.
Bildiğim kadarıyla kadın istediği takdirde eski soyadını eşinin soyadı önünde birlikte zaten kullanıyordu. Bu talep nereden geldi, neden bunca sorun varken bu mesele gündeme getirildi?
"İstanbul Sözleşmesi"yle kadının eşini evden atması, uzaklaştırma kararı aldırması âdeta moda hâline geldi. Kocasına kızan bu hakkı kullandı, evinden dışarı atılan erkek bunu onur meselesi yaptı ve normalde düzelebilecek ilişkiler bu yolla düğümlendi ve en çok da kadın zarar gördü.
Sabah ve öğleden sonra kuşaklarında televizyon programlarına bir bakınız Allah aşkına! Evlilik kurumunu pervasızca terk eden kimi arsız kadınların söylemlerini hazmedebilecek misiniz?
Bakınız kadın, evli ve çocuklu. TikTok denen mezbelede canlı yayınlarda teşhircilik yaparak para kazanan, orada tanıştığı evli erkeklere kaçan ve bunu da utanmadan, sıkılmadan ikrar eden kadın modelini göreceksiniz. Nikâhlı kadın kaçıyor, başka bir erkekle dinî nikâh kıyıyor!..
Dinî nikâhı maskaraya çeviren, aile kurumunu tüketip rezil eden bu kadın modeli için ciddi bir karar alınacağını umuyorken “soyadı” meselesinin gündeme getirilmesi doğrusu çok manidar!
Burada zannedilmesin ki sadece kadınları suçluyorum. Günümüz erkekleri de hiç masum değil. Gözü dışarıyı sürekli radar gibi tarayan, eviyle, eşiyle, çocuklarıyla ilgilenmeyen, evinin ihtiyaçlarını görmeyen bir erkek modeli de arkasına rüzgârı almış yürüyor!
Hanımlar, Beyler;
Aile kurumu ağır hasta! Okullar, sınıflar, anne ve babaları ayrıldığı için arafta kalmış, iç sıkıntısını farklı yöntemlerle geçiştirmeye çalışan masum ama hırçın çocuklarla dolu. Babasının yeni karısı veya sevgilisi, metresi; annesinin yeni kocası veya sevgilisi tarafından istenmeyen, bir bavul gibi oradan oraya gidip gelen ve sayısı gün geçtikçe artan çocukların ızdırabını içinizde duydunuz mu hiç?
Biz, sosyolojimiz bozuluyor diyoruz… Kadınlar eve dönmek istemiyor diyoruz, kadın değişti ve aile çatırdıyor, çare bulunuz diyoruz. Her mahalleye “Aile Okulu” kurulsun diyoruz, buralarda ailelere eğitim verilsin diyoruz.
Ailenin korunması en az vatan savunması kadar önemlidir zira.
Hasılı biz aile dedikçe…
Siz durmadan Batı'dan yine ironik anlayışlar, yeni konseptler devşiriyorsunuz!
Lütfen aileye dokunmayın!..