Yediden yetmişe hatalı kullandığımız hatta TDK'da bile yanlış yazılan bir kelimedir. Kadir başka şey, kadr başka şeydir.
"Kadir" kelimesi ism-i fail olarak kullanıldığında (قادر), güçlü, kudretli manasına gelir. Hem sıfat-ı müşebbehe hem de mübalağalı ism-i fail vezninde gelen kadir (قدیر) kelimesi ise çok güçlü demektir. Bu iki kelime de Allah'a izafe edilerek kullanılabilmektedir; Kadir-i külli şey (قادر كل شئ), Kadir-i mutlak (قدیر مطلق) bunlara örnektir. Kadir (قادر) kelimesi ayrıca esma-i ilahiyedendir.
Hem Kur'an-ı Kerim'de mübarek bir surenin adı ve İslam inancında en mübarek olan gece "kadir" değil "kadr gecesi"dir. Kadr kelimesinin kıymet, değer, itibar, rütbe, derece gibi manaları vardır. Kaldı ki ayette açık şekilde "leyleti'l-kadr" ifadesi geçmekteyken ve surenin adı da "süratü'l-kadr" olduğu halde bu surenin ismini kadir ve Kur'an'ın yeryüzüne indirildiği geceye "kadir gecesi" demek hata-yı fahiştir.
Bunları mutlaka Kadr suresi, Kadr gecesi olarak kullanmamız gerekir. Bu yanlışları acilen hem hafızalarımızda hem de lügatlerde tashih etmeliyiz.
Türk dilinin en mu'teber lügatlerinden olan Şemseddin Sami'nin Kamus-ı Türki'sinde "kadr" maddesinde de bu durum izah edilmiştir. (Alttaki resim)