“Anneciğim keşke sihirli değneğim olsa da gözyaşını yok etsem.” (Annesini ağlarken gören Leyla 4 yaş)
“Bazen evin penceresini açıp süpermen gibi uçabilmek istiyorum.” (Ceyda 5 yaş)
“Babamı fareye çevirmek istiyorum öğretmenim.” (Babasından şiddet gören Batu 6 yaş)
“Ne yapayım o kötülük yaptı daha hırsımı alamadım çenesini dağıtacağım Hulk gibi.” (Arkadaşıyla alay eden Samet’i döven Harun 7 yaş)
Sünger gibi gördüğü her şeyi çeken ve 2 yaş itibariyle taklit ederek öğrenmeye devam ettiği davranışları tekrarlayan emanetlerimizin dilinden dökülen bu çarpıcı cümlelerin hepsi gerçek. Medyanın oluşturduğu kahramanların, çocukların dünyasındaki etkisi taklit dönemiyle başlayan özdeşleştirmeye giden ve uygulamaya dökülen bir etki zincirinden ibarettir. Aslına uygun bir rol model seçmek son derece fıtri bir gerçekliktir. Dolayısıyla uygun rol modeller edinmesi için ebeveyn olarak doğru bir rol model olmanın yanı sıra seçeceği karakterlerinde doğru olmasına dikkat etmek gerekir.
Kendisine rol model seçtiği karakterler 2 yaş civarında bilinçli bir şekilde taklit başlar. En fazla vakit geçirdiği kişinin davranışlarını en çok tekrarlar. Bir çocuğun oyuncaklarıyla iletişimine bakarak anne babanın ona nasıl davrandığını anlayabilirsiniz. Kızgın, gergin, agresif tavırlar içinde olan ebeveynlerin çocukları da oyuncaklarına, arkadaşlarına gergin davranırlar. Çocuğun yaşı büyüdükçe, çevresinde gördüğü insan sayısı arttıkça ve dil becerileri de geliştikçe taklit davranışları çoğalacaktır. Anne babalarını dışında en çok çizgi film karakterleriyle kendilerini özdeşleştirerek dönüşümü oyuna dönüştürürler.
Özdeşleşme oyunları çocuğun düşünce seviyesinde ortaya çıkan bağımsızlaşma sürecinin ilk adımlarıdır. Ayrıca, 2-6 yaş arası çocuklar engellenme, sevgi, kızgınlık gibi yaşadıkları yoğun duygularla baş edebilmenin bir yolu olarak da tanıdıkları karakterlerin yerine geçme oyunları oynayabilirler. Hayal dünyalarında en güçlü, en hızlı ya da en güzel karakterlerin yerine geçerek aslında gerçek dünyada yaşadıkları korku, yetersizlik, güçsüzlük gibi duygularını yansıtmış olurlar. Özdeşleşme oyununu genelde çok ciddiye alırlar ve sıklıkla hayal ve gerçek arasındaki ayrımı tam olarak yapamazlar. Ve bazen ortaya vahim sonuçlar çıkabilir. Örneğin Barbie bebek gibi olmak isteyen küçük bir çocuğun bedeninden rahatsız olması, spidermen olmak isteyen bir çocuğun camdan atlaması gibi. Uçabilmeleri, ölümsüz oluşları, sihir yapabilmeleri, iyilik yapmak için birilerine zarar vermenin doğruluğuna inanmaları, çok ama çok güçlü olmaları…
Çocuklar aslında hayal ederken ilk önce yıkma, zarar verme gibi şiddet içerikli unsurları hayal etmiyorlar. Zaman içinde karşılaştıkları durumlara göre o davranışları taklit etmeye başlıyorlar. Bazen sadece iyi niyetle yapıyorlar lakin zarara uğrayanı kurtaran süpermen yavaş yavaş zarar veren süpermen oluyor. Eğer doğru karakterler önlerine sunabilirsek bu süper kahramanlar çocuklara sadece olumlu mesajlar verebilir. Adalet, sevgi, paylaşma, dostluk, iyilik, birlikte olma gibi kavramları sunan kahraman çocuğun hayal dünyasında bu değerlerin iyi ve yararlı olduğu şeklinde bir şema oluşturacaktır. Bunun tam tersi olarak, vurup-kıran, zarar veren, can yakan ve can alan bir kahraman, bir başka canlının canını yakmanın normal ve doğal olduğu gibi bir inancın yerleşmesine neden olur. Bu çağlarda oluşan inançların değişmesi ise çok zordur. Çocuklarımıza alternatif sunabilmek için kahramanlarımızın kimler ve neler olabileceğini sorgularsak cevap olarak derin İslam tarihi kaynağımızdır; peygamber ve sahabe kıssalarından başlayabiliriz. Bunlarla ilgili ulaşabileceğimiz çalışmalarsa günümüzde oldukça zengin bir arşive sahiptir.
ALTERNATİF OLARAK
Özellikle 3 yaşına kadar tv’nin sadece çocuklara zarar verdiği uzmanlarca ortak fikirdir. Bu nedenle mümkün olduğunca ekranlardan korumak gerekir. Çocuklara anlatılan masal kahramanları, örnek karakterler, kahramanlık hikayelerinin gerçek kahramanlardan oluşturabilirsek doğru modeller seçmelerine yardımcı oluruz. Bu kahramanlar tarihimizden padişahlardan, dinimizden, sahabelerden, bilim adamlarından ve de bilhassa bizim kültürümüzle beslenen gerçek kişilerden oluşmalıdır. Asıl kahramanların gayret ve başarıyla kahraman olduklarını, güç gösterisiyle bir yere kimsenin gelemeyeceğini de özellikle belirtmek gerekir.
Ekranda gördükleriyle gerçek hayat arasındaki farkları vurgulayın. İlerleyen yaşlarda ise mantık hatalarını göstererek sorgulamasını sağlayın.
Süper kahraman sloganları aracılığıyla çocuğunuzun ilgi alanlarını geliştirmesine yardımcı olun. Örneğin kahraman karakter bir böcekse, böcekleri incelemeye başlayabilirsiniz. Aslında bu hayvanların ne gibi kahramanlıklara sahip olduklarını, bu kahramanlıkları yalnız başına gerçekleştiremeyeceklerini bir esmayı okuyarak vurgulayabilirsiniz.
Çocukları yönlendirirken dikkat edilmesi gereken en önemli durum çocuğu yönlendirmek istediğimiz şeyi sadece işaret etmektir. Sevmesi için baskı yapmak o yoldan yürümesi için itmek doğru değildir. Çocuğun kendiliğinden yönelmesi bazen zaman alır, bazen mümkün olmaz. Önemli olan bu kıssaları anlatırken hissettiğimiz ve hissettirdiğimiz duygulardır. O duygular doğru hislerle kalbe ulaşırsa kendiliğinden yürüyüş gerçekleşir. Çocuğuna saygı duyan anne baba, çocuğunu yönetmeden yön göstererek onunla bir yürüyüşe eşlik eder. Bu da aslında çocuğun kendine doğru rol modeller seçmesi için yapılabilecek en büyük yardımdır.