"Anadolu'nun Kayıp Kahveleri" kitabının yazarları Naim Koca ve Atilla Narin ile Semih Yıldırım, yıllardır edindikleri tecrübe ve birikimlerle unutulmaya yüz tutmuş kahve kültürünü ve tarihini ortaya çıkararak elde ettikleri materyallerle 3 yıl önce kahve müzesini kurdu.
Sultan İbrahim zamanında Safranbolulu Molla Hüseyin Efendi tarafından 1645'te yaptırılan Cinci Hanı'nda yer alan ve ziyaretçilerine kahve de ikram edilen müzede, kahve yapımında kullanılan 100-150 yıllık cezve, fincan, el değirmeni, kavurma tavaları, terazi, tahta kaşık, su küpü ve şeker kapları sergileniyor.
Müzeyi saran kahve kokusu ise ziyaretçileri keyifli bir yolculuğa çıkarıyor.
Türk kahvesini gelecek kuşaklara aktarmak ve turistlere tanıtmak amacıyla oluşturulan müzede Sultan Abdülhamid'in kullandığı fincan, Sütçü İmam'ın cezvesi ve Atatürk'ün son kahvesini içtiği fincanın replikası ile 12 imamı temsilen 12 köşeli tasarlanan fincan da yer alıyor.
Açıldığı günden bugüne çok sayıda yerli ve yabancı turistin ilgi gösterdiği müzeye Kültür ve Turizm Bakanlığınca "özel müze" statüsü verildi.
"Türk kahvesi dünyaca ünlü bir markamız"
Semih Yıldırım, AA muhabirine müzenin Türkiye'de ilk olduğunu söyledi.
Müzede, çekirdekten fincana kahvenin bütün yolculuğunun anlatıldığını dile getiren Yıldırım, "Türk kahvesi dünyaca ünlü bir markamız. Kahve dünyada önemli bir içecek haline geldi. Bu ürünün bir müzesi yoktu. Biz de yılların birikimini bu müzede toplayarak Türkiye'nin ilk kahve müzesini faaliyete geçirdik. Yerli ve yabancı turistlerden çok ilgi gördük." diye konuştu.
Müze açılır açılmaz Bakanlığa özel müze statüsüne geçebilmek için müracaata bulunduklarını aktaran Yıldırım, "Bakanlık müracaatımızı değerlendirdi ve onayladı. Türkiye'nin ilk kahve müzesi olmamızın yanında özel müze statüsüne de kavuşmuş olduk. Burada tarihi ekipmanlarıyla bu kültürü, bu değerimizi gerçek bir müze konseptinde gelen misafirlerimize geliştirerek anlatmaya devam edeceğiz. Biz UNESCO kentinde, yine bir UNESCO ürünü olan kahvenin müzesini faaliyete geçirdik." dedi.
aa