Bismillahirrahmanirrahim
Ey Rabbü'l-Enbiyâ ve's-Sıddîkîn!
Bütün onlar Senin mülkünde, Senin emrin ve kudretin ile, Senin irâde ve tedbîrin ile, Senin ilmin ve hikmetin ile musahhar ve muvazzaftırlar. Takdîs, tekbir, tahmîd, tehlîl ile, küre-i arzı bir zikirhâne-i âzam, bu kâinatı bir mescid-i ekber hükmünde göstermişler.
Yâ Rabbî ve yâ Rabbe's-Semâvâti ve'l-Arâdîn! Yâ Hâlıkî ve yâ Hâlık-ı Küll-i Şey!
Gökleri yıldızlarıyla, zemini müştemilâtıyla ve bütün mahlûkâtı bütün keyfiyâtıyla teshîr eden kudretinin ve irâdetinin ve hikmetinin ve hâkimiyetinin ve rahmetinin hakkı için, nefsimi bana musahhar eyle! Ve matlûbumu bana musahhar kıl! Kur'ân'a ve îmâna hizmet için, insanların kalblerini Risâle-i Nur'a musahhar yap! Ve bana ve ihvânıma, îmân-ı kâmil ve hüsn-ü hâtime ver! Hazret-i Mûsâ Aleyhisselâma denizi ve Hazret-i İbrâhim Aleyhisselâma ateşi ve Hazret-i Dâvud Aleyhisselâma dağı, demiri ve Hazret-i Süleyman Aleyhisselâma cinni ve insi ve Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâma şems ve kameri teshîr ettiğin gibi, Risâle-i Nur'a kalbleri ve akılları musahhar kıl! Ve beni ve Risâle-i Nur talebelerini, nefis ve şeytanın şerrinden ve kabir azâbından ve Cehennem ateşinden muhâfaza eyle ve Cennetü'l-Firdevste mesut kıl! Âmin, âmin, âmin! (Lemalar-Münacat)
Bediüzzaman Said Nursi
SÖZLÜK:
CENNETÜ'L-FİRDEVS : Cennetin en yüksek tabakası,sekizinci tabaka.
HAKÎMİYET : Hikmetlilik, faydalılık, güzel gayelilik.
HÁLIK : Yaratıcı, herşeyi yoktan yaratan Allah.
HÁLIK-I KÜLL-İ ŞEY : Her şeyin yaratıcısı olan Allah.
HİKMET : Felsefe, ilim; gayeli olma, faydalılık.
HÜSN-Ü HÂTİME : Güzel netice; îmânla kabre girme, îmânla ölme.
İHVAN : Kardeşler.
ÎMÂN-I KÂMİL : Mükemmel îmân.
İRÂDE : İsteme, arzu etme, bir şeyi yapmak veya yapmamak için olan iktidar, güç
KAMERÎ : Ay ile alâkalı.
KEYFİYÂT : Keyfiyetler, nitelikler, özellikler.
KÜRE-İ ARZ : Yerküre; dünya.
MAHLÛKÁT : Yaratılmışlar. Varlıklar.
MATLUB : Talep edilen. İstenen.
MESCİD-İ EKBER : En büyük mescid.
MESUT : Saadetli, îmân ehli olan bahtiyar.
MUSAHHAR : Emre verilmiş, itaatkâr, fethedilmiş, birine bağlanmış.
MUSAHHAR : Emre verilmiş, itaatkâr, fethedilmiş, birine bağlanmış.
MUVAZZAF : Vazifeli.
MÜLK : Mal, yer, bina.
MÜŞTEMİLÂT : Bir şeyin içine aldığı şeyler; eklentiler.
RAB : Besleyen, yetiştiren, terbiye eden Allah.
RABBES-SEMAVAT-İ VE’L ARADİN: Dünyanın ve göklerin terbiye edicisi yaratıcı ve yöneticisi.
RABBÜ'L-ENBİYA VE’S-SIDDIKİN : Doğruluktan aslâ tâviz vermeyen ve inandıklarını harfiyen yaşayan insanlarla peygamberlerin rabbi.
RAHMET : Şefkat etmek, merhamet etmek, esirgemek.
ŞEMS : Güneş.
TAHMÎD : Allah'a hamd etme, övme.
TAKDÎS : Mukaddes bilme. Allah'ı noksan ve kusurlardan pâk ve yüce kabul etmek.
TEDBÎR : Herşeye gerekli olan şeyleri vücuda gelmeden önce düşünüp hazırlayan.
TEHLİL : #Lâ ilahe illallah# sözünün tekrar edilmesi.
TEKBİR : Allah en büyüktür mânâsına gelen #Allahü Ekber# kelimesini söyleme.
TESHÎR : İtaat ettirmek, boyun eğdirmek, emir altına almak.
ZİKİRHÂNE-İ ÂZAM : En büyük zikir yeri.