Bir kalb ki basiretlidir, bilir. Kalb vardır,ağlar ve üzülür. Kalb vardır kainat kadar aşkı içine alır yinede doymaz. Bazı kalbler oruçludur dünyaya ve günahlara. Bazı kalbler gözü ile Rabbini müşahede eder. Yanılmaz ve huzurlu bir kalb vardır, yanlış yola sapmaz.sevinçlidir ve huzurludur o kalbler “ircii” sesleri ile mugaddidir. Sönmeyen bir kalb vardır narı aşk ile ateş alır, hava biner hüdaya gider. Kalb vardır, yüzünü çevirir hakka veya halka. Hiddetlenir gadabına yenilir. Ama bazen olur derece-i hayatına çıkar ve yükselir muhatabiyet makamına. Bazen olur tokat yer mecazi mahbublardan. Kırılır o mücella elmas ve üzülür hayata ve insanlara karşı eğer başını ve düşünür. Ama bazen olur ki o kalb o et parçası, devasa bir ayna olur. Kainata meydan okur. Kainatın allaha olan mazhariyetinin musağğar bir misalini kendinde gösterir.
Kalbin bazısı çabuk kirlenir. Bazısı yasakcı bırakır. Bazı kalbler selimdir, emindir. Bazen olur ki eğlenir ve keyiflenir. Bazı zamanlar kemali ıstrahata çekilir, ve dünyadan veda eder. Onu bazen sözlerinden anlamayan nefisle yaka-paça olurken görürüz. Bazende kapısına koyduğu yasakçıya emir verirken. Bazen dünyaya sarılırken dikkatimizi celb eder. Bazen kuvvetli bir şahenşah gibi çoşarken… konuşur o beytullah, dili vardır madeni kelimattır, kuvvetlidir. Ama bazen o, kendisini anlamayanların yanında bulur ve buruktur o kalbin gözbebeği. Bazen ziyası ile coşar, teneffüs eder o kalb ve teyakkuzdadır her zaman. Niyeti sağlamdır, ürperir cehennemden –aynen cennet misalinde tebessüm eden siması gibi- ama gaflet boğamamıştır kalb(ettirmiştir) bütün menfi ahvalleri müsbete. Hırsızlara karşı temkinlidir yol vermez ki girsin o kudsi mabede. Dışı sahray-ı kesrette içi umman-ı vahdettedir.
Ama bazı kalbler vardır, marifete karşı yorulmaz ve tok olmaz bir iştiha taşır,safiyeti, berraklığı ile göz kamaştırır, seyahat eder o ali seyyah. Asırlara basarak yükselir o saadetli asra ve kainatı karşısına alır halıkını sorar ve ellibeş lisanla şahid olur kainat. Yolculuğu meraklıdır,hasbidir. Rabbim ne istiyor? Der o kalbler. Ruh ve cesedine galiptir aşk doludur felah bulmuştur ve en önemlisi AKLEDER O KALBİ KALBLER.
Ama imtihan dünyası, bazen nisbete girer kalbsiz bir kalb olur. Yerinde durmaz aidiyetini unutur. Arkadaş bulamamıştır ruhunda,basiret nurunu çaldırmış bir ama gibi gezer günahların yollarında. İçini deldirmiş bir çekirdek gibi, kendisini ziruhların ağzına/midesine düşüren sahibinden yakınır ama nafile. Tefessühe yüz tutmuş güzide bir mecnun gibi girmiştir o çıkmaz sokaklara. Katre dürbün gözüyle isyan eder karanlık gecelerde güneşine. Zühre çiçeği misali başını eğmiştir nefsine. Işık böceği gibi güvenmiştir beline. İstiğfara mecali kalmayan elleri ile tenkid eder rabbini. Bir gece yolcusu misali gibi bilmez güneşi. Tabiatı yarasalaşmıştır, reşhaya sormaz rabbini. Renkler ve hususiyetler dağıtmıştır onun kalbini. Nakışlı bir çiçeğim BEN der. Kamere aşık olmuştur bilmez şems-i ezeliyi. Reşha der ona, başını kaldır o hevayı nefisten safi bir niyetle muhabbet et. Ölü ve mefluç olmuş, hayra ve nura karşı. Batını ve zahiri vecihleri gayelerini unutmuş, bir sonbahar yaprağı gibi sararıp solmuştur. An meselesidir toprağa girmesi. Mağluptur o nefsi arzulara… pusulasını kaybetmiş, ifsad olmuştur artık o.
Abdullah Korkmaz